600 yıl hükümranlık süren Osmanlı İmparatorluğu 18. yy.’ın sonlarına doğru çöküşe geçti.
*
Bu çöküşün neden ve sebeplerini tarihin inkâr edilemez sayfaları zaten yeterince açıklamaktadır.
*
Gerçek olan ise; imparatorluktan geriye 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi ve 10 Ağustos 1920 Sevr paçavrası ile elinde bir şey kalmadığı idi.
*
Anadolu artık işgal altındaydı ve düşman çizmeleri ile istila ediliyordu. İstanbul Hükümeti tam bir teslimiyet içerisinde İngiliz komiserlerin bir dediğini inkâr etmiyor padişah ve temsilcileri adeta tutsak bir hayatın zincirleri arasında binbir türlü acizlik içerisinde kıpırdayamaz hale getirilmişti.
*
Başta İstanbul ne yazık ki kanlı Yunan mezalimi ile İzmir düşmanın pervasız ve alçakça saldırıları ile işgal edilmişti.
Anadolu neredeyse kapkaranlık bir talih ile kaderine boyun eğmek üzereydi.
*
İşte böylesine bir atmosferde güneşin yeniden ufuktan doğarcasına haykırdığı bir sesle isyan eden, başkaldıran, Türk’ün esaret edilemeyeceğini haykıran Mustafa Kemal kendisine inanmış Türk Ulusu ile birlikte 19 Mayıs 1919’da Samsun’dan yeni bir umudun fitilini ateşledi.
*
Bundan sonra İstanbul hükümeti ve ona teslim olmuş padişah olmayacaktı. Mustafa Kemal aslında Bandırma Vapuru ile tıpkı düşmana son hançeri indirdiği 30 Ağustos Büyük Taarruz Zaferi ile yeni, modern, laik, aydınlanmacı bir Cumhuriyete giden yolun taşlarını döşüyordu.
*
Samsun, Havza, Amasya, Sivas, Erzurum’dan sonra sıra Ankara’ya gelmişti.
Orada yepyeni bir dönem milletinin kalbinin attığı BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİ açacak ulusal kurutuluş savaşına giden yolda haklı isyanını tüm dünyaya duyuracaktı.
*
Ve bir kez daha denildi ki bu yoldan geriye ASLA dönüş yoktu. Ya İstiklaldi Ya da Ölüm, bu mücadelenin adı böyle konuldu.
*
23 Nisan bu sebepledir ki ulusal egemenliğin değişmez adresidir.
Bugün Cumhuriyet, demokrasi, ulusal bütünlük, anayasal güvence, anayasa, hukukun üstünlüğüne dair kimi can sıkan gelişmeler bugün yüzünü gösterse de Türk Ulusu asla bağımsızlığından geçmişten geleceğe esaret altında yaşayamayacağından asla taviz vermeyecekti açılan meclis bunu göstermiş oldu.
*
Diğer taraftan bugünün çocuklarının yarının büyükleri olarak 23 Nisan ayrı bir perdeden irdelenmelidir.
*
Mustafa Kemal Atatürk’ün, 23 Nisan’ı çocuklara armağan ederken bu düşüncelerinin temel oluşturduğunu ifade etmek gerekir.
*
Fikri hür, irfanı hür, geleceğin demokrasiye, Cumhuriyete ve elbette tam bağımsız Türkiye ilkesi ve anlayışı ile büyümeye idarede söz sahibi olması adına 23 Nisan fevkalade bir adres ve teşhistir.
104. yıl kutlu olsun.
Gündoğumu Gazetesi