Mustafa Kemal
Esareti kabul eder miydi?
Boynuna idam fermanını asmış işbirlikçi Vahdettin ve Damat Ferit varken
Yemen çöllerinde,
Çanakkale’de,
Balkanlarda
Göğüs göğüse çarpışmış
YÜZYILA DAMGA VURMUŞ LİDER
Millete dayatılmak istenen tutsaklık zincirini ellerine ayağına takar mıydı?
Bir düşünelim o zaman.
600 yıllık hüküm sürmüş imparatorluk toprakları düşman tarafından işgal edilmiş,
Anadolu harap ve bitap içerisinde,
Mustafa Kemal 19. yüzyılın başında daha gençliğinin baharında iken koca devletin bu hale düşeceğini sezinlemişti.
Evet, tehlike çanları çalıyordu ama iş Anadolu’nun işgaline kadar gelince
Durumun vahameti ortaya çıktı.
Ve Mondros,
Ve Sevr,
Bunlar kabul edilebilir miydi?
Yok edilmek istenen Türk’e zincir vurulabilir miydi?
İşte bu nedenle,
Üç yıl süren İstiklal Harbimizin dönüm noktalarından bir tanesi de
Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışı;
Amasya, Erzurum ve Sivas kongrelerinden sonra 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelişidir.
Çok sevdiği askeri üniformasını çıkartarak Türk Milletinin esaretini kabul etmeyerek Anadolu’yu karış karış gezen Mustafa Kemal daha sonra başkent olacak Ankara’da İstiklal Harbinin zaferinden sonra modern Türkiye Cumhuriyetini kurdu.
Aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz:
Ankara’ya hoş geldiniz Paşam.