15 Temmuz’daki kanlı girişimin ardından yaşanan gelişmelerle ilgili açıklama yapan Tansel Çölaşan “Demokrasiyi her tür Karşıt Güce karşı savunmak, ATATÜRK ‘ün Kurduğu Cumhuriyete sahip çıkmak hepimizin ilk görevidir” diyerek, OHAL’de oluşturulan KHK’larla TSK’nın doğal yapısının bozulmamasına özen gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi.
İşte Çölaşan’ın gündeme dair açıklamaları;
Türkiye 1946 da çok partili siyasi hayata geçmiş, ancak ülkeye demokrasi gelmemiş, o tarihten sonra Türkiye giderek kendi ulusal menfaatleri doğrultusunda içeriden değil,emperyalizmin kıskacında dışarıdan yönetilir hale gelmiş, “Sözde” demokrasi kahramanları siyasiler eliyle, kısır, popülist politikalarla bugün ki şeyhler, dervişler, müritler ülkesi olmaya doğru dolu dizgin yol almaya başlamıştır.
ABD Küreselleşmeyi yeni dünya düzeni olarak dayatırken, Ortadoğu’da BOP’ un, Arap baharının ideolojik alt YAPISI hazırlanmış, bu çerçevede ülkemizde de TÜRK-İSLAM sentezi, ILIMLI İSLAM, giderek siyasi İSLAM Cumhuriyet’in kurucu ideolojisi KEMALİZMİN yerine konmaya çalışılmış, devletin tüm kurumları bu zihniyete teslim edilmiş, anayasal kurum MGK’un tehlikeyi işaret eden “28 Şubat” Kararları hükümete darbe sayılmış, halkın Cumhuriyet ve kurucusu ATATÜRK’le bağı kopartılmaya çalışılmıştır.
2002 sonrası AKP’nin iktidara getirilişi de BU ABD odaklı, AB destekli emperyal projeye, Büyük Ortadoğu Projesine, (ikinci İsrail= büyük Kürdistan’a) hizmet AMAÇLIDIR. Proje, içeride Soros bağlantılı “yetmez ama evet”çiler ve Yandaş BASIN eliyle yürütülmektedir.
Türkiye’nin “dönüştürülmesi” Sürecinde Tabi ki ABD-CİA destekli FETO’cu yapı da yer almış, ÖZELLİKLE DE, 14 yıllık AKP HÜKÜMETLERİ tarafından korunup kollanmış “ne istedilerse verilmiş”, Devletin tüm kurumlarını ele geçirmelerine göz yumulmuş ve BİRLİKTE ATATÜRK’ÜN Kurduğu tam BAĞIMSIZ, laik, demokratik Cumhuriyet ve ulusal-üniter devlet yapısının altı oyulmuştur.
Ne var ki, dershaneler üzerinden başlayan, MİT ve 17-25 Aralık ‘la devam eden, aralarındaki GÜÇ kavgası sonunda GÖRÜNÜRDE hükümete karşı bir darbe teşebbüsüne kadar varmıştır.
Bugün CUMHURBAŞKANI, FETO’cuları “AYNI MENZİLE” giden farklı yollardan biri olarak gördükleri için müsamaha gösterdiklerini, sinsi hesaplarını göremedikleri için Allah’tan ve milletten af diliyor, FETO’cu siyasilerin de üzerine gidileceğini söylüyor.
Doğrudur. Demokrasiyi her tür Karşıt Güce karşı savunmak, ATATÜRK ‘ün Kurduğu Cumhuriyete sahip çıkmak hepimizin ilk görevidir. FETO TERÖR ÖRGÜTÜ’nün her türlü ayağı temizlenmelidir.
Ama, “AYNI MENZİL” sözü (yani aynı hedef, aynı amaç) Sakın din üzerinden birlikte Cumhuriyet’in Altını oymak olmasın? Bu söz açıklanmaya muhtaçtır.
Ayrıca, bugünün “sorumsuz” CUMHURBAŞKANI, 2002-2014 Yılları arasında kurulan tüm AKP hükümetlerinin başı, “sorumlu” başbakanıdır.
Bugün nasıl CUMHURBAŞKANI olarak, Anayasa’nın 104. maddesi gereğince Anayasanın uygulanmasını gözetmekle görevli ise , 14 yıllık BAŞBAKANLIK Döneminde de Anayasa’nın 112. maddesi uyarınca Hükümet’in genel siyasetinin yürütülmesinden bakanlar kurulu ile birlikte SORUMLUDUR. SİYASİ SORUMLULUĞU VARDIR.
Bu nedenle, TBMM’nin acilen Anayasa’nın 100. Maddesi hükmünü işletmesi ve geçmiş 14 yıllık AKP hükümetlerinin FETO’cu yapılanmanın tüm devleti bir ahtapot gibi sarmasındaki rolleri ve sorumlulukları ortaya çıkarılmalı, sorumlulara Yüce Divan yolu açılmalıdır.
OHAL İLANI VE UYGULAMALARINA GELİNCE;
OHAL Anayasal bir kurumdur.şartları oluşmuştur. İlanı yerindedir.
GETİRİLİŞ AMACI, kapsamı, koşulları, süresi özenle korunarak uygulanması önemlidir.
Uygulamalarda OHAL’in geçici bir yönetim usulü olduğu Unutulmamalıdır.
Örneğin SİYASİ İKTİDAR OHAL’den yararlanarak, sivilleşme adı altında TSK’NIN YAPISINI Kökten değiştiren, emir-kumanda kademesini dağıtan, doğal kaynağını kurutan, gücünü Kıran, KALICI bir düzenlemeyi KHK adı altında meclisten geçirmek istemektedir. Ancak, “KANUN” KONUSU OLAN BİR DÜZENLEMEYİ, BELLİ SÜRE İÇİN, BELLİ AMACA YÖNELİK Olarak DÜZENLEME YAPMA YETKİSİ OLAN “GEÇİCİ” NİTELİKTEKİ KHK İLE YAPMAYA KALKMAK ÖNCELİKLE ANAYASAYA AYKIRIDIR.
BU nedenle , BU KHK’nin TBMM’ce onaylanmaması, onaylanması halinde ise ana muhalefet partisi meclis gurubu yada 110 milletvekilinin konuyu Anayasa mahkemesine götürmesi Sağlanmalıdır, ama en uygun yol Hükümet’in bu yanlıştan geri Dönmesi, KHK’yi geri çekmesidir.
Her konuda “yanılmışım” kandırıldım diyenlere bir Sözümüz var. İleride yine yanılmışım derseniz o zaman sizi kim affeder bilmeyiz. Ama bu millet hiç affetmez ve mutlaka hesap sorar
SÖZCÜ