Biyolojik ve kimyasal silah olarak toksinler

Arşiv Haberler - 02-02-2020 00:00

Prof. Dr. İ. Hamit HANCI - Adli Bilimciler Derneği Başkanı

Bitkiler, bakteriler, mantarlar, algler ve bazı hayvanların ürettiği, diğer canlı organizmalara zararlı etkisi bulunan maddelere Toksin adı verilmektedir.
 

 

Üretildikleri yer bakımından biyolojik, yapıları bakımından kimyasal olarak değerlendirilebilen  Toksinler, etkileri keşfedildiğinden itibaren potansiyel bir silah adayı olmuşlardır. Geçmişe bakıldığında özellikle suikast amacıyla kullanımları yaygın olarak görülmektedir.
Ölümcül olabildikleri gibi, ekonomik olarak zayıflatma ve stratejik olarak güçten düşürme aracı olarak da kullanılabilirler.

 

Geçmişe bakıldığında özellikle suikast amacıyla kullanımı yaygın olarak görülmektedir. Abrin ve Risin bitkisel, Botulinum toksinleri, Enterotoksin B ve Şiga toksin bakteriyel, Saksitoksin, Anatoksin ve Tetradotoksin deniz kökenli, Batrakotoksin hayvansal, T-2 en çok bilinen fungal toksinlerdir. Özellikle risin, abrin, botilinum toksin ve T - 2 düşük dozlarda bile ölümcül olabilmektedirler.

 

Ricinus communis tohumlarından elde edilen risinin medyan ölümcül dozu (LD50), inhalasyonda ve enjeksiyonda kilogram başına 22 μg (ortalama 1.78 mg). Abrus precatorius bitkisinden elde edilen abrin ise risinden çok daha toksik olan bir bitkisel toksindir. Kilogram başına 3.3 μg abrinin inhalasyonu insan için ölümcüldür. Bir protein ve nörotoksin olan botulinum toksin, Clostridium botulinum bakterisi tarafından üretilir. İnsanda LD50 değeri ortalama, kilogram başına 3 ng'dır. Böylesine güçlü etkilere sahip olan toksinlerin biyolojik ve kimyasal silah olarak kullanılması oldukça büyük tehlike yaratabilir.
 
Modern toksikolojinin kurucusu Paracelsus’ un ünlü sözü olan "Her madde zehirdir. Zehir olmayan madde yoktur; zehir ile ilacı ayıran dozdur.", bu durumu en açık şekilde ortaya koymaktadır. Zararsızlık limitlerine bakıldığında bazı maddeler yüksek miktarda alınmasına rağmen toksik bir etki yaratmazken bazıları eser miktarda bile organizmanın yaşamını tehdit etmektedir. Bu özellikler fark edildiğinden beri, her dönem insanoğlunun ilgisini çekmiş ve toksinleri çıkarları doğrultusunda silah olarak kullanmaya yöneltmiştir.

Biyolojik ve kimyasal silahlar, canlılar üzerinde metabolik, fizyolojik, fiziksel ve psikolojik tahribat yapan silahlardır. Toksinler ise canlı hücreler veya organizmalar tarafından üretilen zehirli bileşenlerdir.
Özellikle bitkiler başta olmak üzere, bakteriler, mantarler, algler ve bazı hayvanların ürettiği maddelerdir. Bu maddeler üretildikleri yer bakımından biyolojik, yapıları bakımından kimyasal olarak değerlendirilebilirler. Yapılan Cenevre Protokolü (1925), Kimyasal Silahlar Sözleşmesi (1993) ve Biyolojik Silahlar Sözleşmesinde (1972) toksinler diğer kimyasal ve biyolojik materyallerden ayrım gözetmeksizin bulunmaktadır.

Toksinler, etkileri keşfedildiğinden itibaren potansiyel bir silah adayı olmuşlardır. Etkileri bakımından ölümcül olabildikleri gibi, ekonomik olarak zayıflatma ve stratejik olarak güçten düşürme aracı olarak kullanılabilirler.
 
Düşük dozlarda etkili olması, doğal koşullara dayanıklı olması, üretiminin görece kolay olması, taşınmasının kolay olması, özel bir tedavi yöntemlerinin ve aşılarının bulunmaması gibi nedenler toksinleri diğer pek çok biyolojik ve kimyasal silaha göre ön plana çıkarmaktadır.

Biyolojik ve kimyasal silah olarak toksinler yalnızca terör ve suikast amaçlı değil, ekonomik sabotaj amaçlı olarak da kullanılabilir ve bu da toksinlerin diğer bir silah potansiyelini yaratmaktadır.
Toksinler sağlık ve güvenlik bakımından çok geniş çapta tehdit oluşturabilecek maddelerdir.
sağlık çalışanlarının ve halkın bu konular hakkında bilgilendirilmesi ve eğitilmesi gerekmektedir.
 

 

 

Günün Diğer Haberleri