Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G - 20 Zirvesine katılmak için gittiği Hamburg yolunda uçakta gazetecilerin “CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşünü nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna verdiği cevapta, bunların siyasî geleneğinde adalet olmadığını söyledikten sonra şunu eklemiştir:
“Meselâ merhum Ecevit başbakanlığı döneminde Merve Kavakçı’yı sadece başörtüsünden dolayı Meclisten attırdı. ‘Atın bu kadını’ dedi”. (Hürriyet, 7.7.2017, s. 16).
Demokratik Sol Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, bu konuda şu açıklamayı yaptı:
Öyle anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu cevabı AKP Genel Başkanı sıfatıyla vermiş. Fakat cevaptaki iddia doğru değil. Çünkü Ecevit’in böyle bir talimatı, böyle bir sözü yok. 18 Nisan 1999 milletvekili genel seçiminden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi 21. yasama döneminin 2 Mayıs 1999 günü yapılan 1. birleşimi, –her milletvekili genel seçiminden sonra olduğu gibi– andiçme töreni niteliğindeydi. FP İstanbul Milletvekili Merve Safa Kavakçı’nın türbanlı olarak Genel Kurul salonuna girmesi ve bu giysi ile andiçmek istemesi üzerine Başbakan Bülent Ecevit, –FP sıralarından gürültüler, DSP sıralarından “Bravo” sesleri ve alkışlar arasında– şu konuşmayı yaptı:
“Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’de, hanımların giyim kuşamına, başörtüsüne özel yaşamlarında hiç kimse karışmıyor; ancak burası, hiç kimsenin özel yaşam mekânı değildir; burası devletin en yüksek kurumudur. Burada görev yapanlar, devletin kurallarına, geleneklerine uymak zorundadırlar.
Burası, devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen, bu hanıma haddini bildiriniz.”
(TBMM Tutanak Dergisi, Dönem: 21, Yıl: 1, Cilt: 1, 1 inci Birleşim, 2.5.1999 Pazar, s. 11).
Başbakan Ecevit’in konuşması bundan ibarettir. Daha sonra Kavakçı’nın milletvekili seçilme yeterliğini kaybetmesi, kendisinin Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinden izin almaksızın ABD vatandaşı olması nedeniyle 11.2.1964 tarih ve 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 25. maddesinin (a) bendi uyarınca 13.5.1999 tarih ve 99/12827 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla Türk vatandaşlığını kaybettirilmesinin sonucuydu (T. C. Resmî Gazete, 16.5.1999, S. 23697, s. 34). Anılan 25. maddenin (a) bendi, “İzin almaksızın kendi istekleri ile yabancı bir devlet vatandaşlığını kazananlar” hakkında Bakanlar Kurulunca Türk vatandaşlığını kaybettirme kararı verilebileceğini öngörmekteydi. Günümüzde yürürlükte olan 29.5.2009 tarih ve 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu ise, konu ile ilgili 29. maddesinde artık bu nedenle “Türk vatandaşlığını kaybettirme” yaptırımına yer vermemektedir.