Türkiye’de her şey 15 Temmuz FETÖ ayaklanması ile bir anda değişiverdi.
İktidar, 2002 yılından bu tarafa 15 Temmuz sonrası yaptığı pek çok icraatlarla şaşırtmaya devam etti.
Bu arada karşı ses de gelmedi değil, kimi sessizce içine gömdü tepkisini, kimi az da olsa duyurmaya çalıştı.
15 Temmuz’un sıkıntılarını hep birlikte atlatalım’! diyen iktidar Yenikapı ruhunu yansıtarak muhalefet partilerini yanına alarak aştı.
.
O gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım, CHP Lideri Kılıçdaroğlu ve MHP Lideri Bahçeli’nin gülümseyen fotoğrafları Yenikapı ruhu olarak yansıtıldı, çok konuşuldu.
15 Temmuz’dan bu tarafa köprünün altından çok sular aktı, iktidara ‘darbe fırsatçılığı yapıyor’ diyen muhalefet meclisi bypass ederek çıkarılan KHK’lardan doğan sonuca sert tepki gösterdi.
Aslında muhalefet derken MHP yoktu, CHP tek başınaydı. HDP, bilindik görüntüsünden bir türlü sıyrılamadı.
Ve Tarık Akan’ın ölümü
Türkiye 1970’li yıllarda Türk Sinemasına damga vuran emekçi insanı Tarık Akan’ın ölümüyle sarsıldı. Belki bu ölüm haberi daha günlerce tartışılacaktı. Hele Muhsin Ertuğrul Sahnesin’deki tören asla unutulmayacak gibiydi. Fazıl Say’ın piyanosu eşliğinde Nazım Hikmet korosundan çıkan ‘Yiğidim Aslanım, Burada Yatıyor’ şarkısı belleklere kazındı.
Tarık Akan yalnız değildi.
Ve o an
Cenaze töreni öncesi bir an vardı ki sahne bir anda alkış tufanına döndü. Yıkıldı. Gelen Ahmet Necdet Sezer’di. Türkiye Cumhuriyeti’nin 10. Cumhurbaşkan’ıydı. Görevinden ayrıldığı günden beri konuşmayan, kameraların karşısına çıkmaya imtina eden, sessiz kalmayı tercih eden bir insandı sayın Cumhurbaşkanı. Öyle bir zaman da sahneye çıktı ki, ‘artık bu ülkede neler olup bittiğini görün ey halkım’! der gibiydi.
Tarık Akan’ın cenazesi aslında bu olup bitenlere karşı bir karşı tepkinin sahasına dönüştü.
Son söz
Türkiye 15 Temmuz’da Yenikapı ruhunu yaşarken Ahmet Necdet Sezer’in duruşu birşeyleri anımsattı.
Kısacası şimdi de görünen o fotoğraf aslında aydınlık, laik, çağdaş, bağımsızlık ve özgürlük ruhunun yeniden ayağa kalkmasıydı, tabi görebilen olduysa…