Türkiye’de kalkınma politikalarının çoğu zaman sesini duyurabilen bölgeler üzerinden şekillendiği bir süreç yaşanırken, Harşıt Vadisi uzun süredir bu tablonun dışında bırakılıyor. Göç veren, üretim gücü zayıflayan ve genç nüfusunu kaybeden vadi, yıllardır “potansiyel” ifadesiyle öteleniyor.
Oysa Harşıt Vadisi artık potansiyel değil, acil çözüm bekleyen bir bölge konumunda bulunuyor. Bölgenin kaderini doğrudan etkileyecek demiryolu projesi tartışmaları da bu gerçeği bir kez daha gözler önüne seriyor.
Yapılan teknik etütler ve maliyet analizlerine göre Tirebolu – Harşıt Vadisi – Torul – Erzincan hattı; kısa mesafesi, ekonomik yapısı ve bölgesel kalkınmaya katkısı açısından en rasyonel güzergâh olarak öne çıkıyor. Buna rağmen alternatif ve daha maliyetli güzergâhların sürekli gündeme getirilmesi, teknik bir tercih olmanın ötesinde bölgesel bir ihmal olarak değerlendiriliyor.
Demiryolunun yalnızca ulaşım değil, yatırım, istihdam ve sosyal hareketlilik anlamına geldiği vurgulanırken; Harşıt Vadisi’nden geçmeyen bir hattın Doğankent, Tirebolu ve Torul gibi merkezleri kalkınma sürecinin dışında bırakacağı ifade ediliyor.
Kalkınma yarışında mesele bir ilin kazanması değil, adil ve dengeli büyümenin sağlanması olarak görülüyor. Harşıt Vadisi’nin kaderine terk edilmesi, yalnızca bölge halkı açısından değil, kamu kaynaklarının etkin kullanımı açısından da ciddi soru işaretleri barındırıyor.
Yetkililere çağrıda bulunan bölge temsilcileri, projenin aslına uygun şekilde ele alınmasını ve Harşıt Vadisi’nin artık görmezden gelinmemesini istiyor.