İYİ Parti Isparta Milletvekili Nuri Okutan

Arşiv Haberler - 03-02-2020 00:00

Zarrab olayı devlet aklının hiçe sayıldığı bir uygulamanın ürünüdür

İYİ Parti Isparta Milletvekili Nuri Okutan, devletin Zarrab ailesini on yıllardır izlediğini, buna rağmen bu tuzağa bile bile düşüldüğünü ifade ederek; “Zarrab olayı devlet aklının hiçe sayıldığı, devlet birikiminin hiçe sayıldığı, küçük hesapların ve şahsi hesapların öne çıktığı bir uygulamanın ürünüdür” dedi.

Nuri Okutan, devletin kurumlarının Zarrab’ın faaliyetlerine ilişkin gerekli bilgileri toplayarak devleti yönetenlere zamanında sunmalarına rağmen Bakan ve Genel Müdürlerin Zarrab’la iş tutmalarının tek bir izahı olduğunu belirterek; “Devletin normal işlediği bir düzende bunun izahı yoktur. Bunun bir tek izahı var. Bizi yönetenlerin mala ve paraya düşkünlüğünü bilen birilerinin bu zaaflar üzerinden Türkiye’ye operasyon çektikleri anlaşılıyor” şeklinde konuştu.

Nuri Okutan TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündemdeki Zarrab davasıyla ve Man Adası belgeleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

 

MALA VE PARAYA DÜŞKÜNLÜK DEVLET AKLININ ÖNÜNE GEÇMİŞTİR
İYİ Parti Isparta Milletvekili Nuri Okutan şöyle konuştu: “Gündemde olan Zarrab davası ve Man Adası belgeleri gibi yakıcı konular hepinizin malumu.  Bu konularla ilgili çok fazla şey söyleniyor ve yazılıyor. Ancak bu ve benzeri konuların devletimizin “âlî menfaatleri” açısından ve bu menfaatleri koruyacak olan “devlet aklı” ve “devlet sorumluluğu” açısından yeterince ele alınmadığını görüyoruz. Devlet olmanın ve devlet sorumluluğu taşımanın gereklerini sadece devleti yönetenler değil her bir vatandaşımız bilmek ve takip etmek zorundadır. Bir devlet ancak halkı tarafından açık ve uyanık bir gözle devletin gidişatı yakından takip edilip iyiye veya kötüye gidişi sezmesi sayesinde hayatını sürdürür ve bu bilinç ve sorumlulukla ayakta durur. Bu bilinç ve sorumluluk yöneticilerin halk tarafından seçildiği sistemlerde çok daha hayatidir. Çünkü bu bilinç ve sorumluluk bir toplumda varsa o toplum devleti yönetme emanetini ehline verecektir.  Eğer bu şuur ve anlayış kaybedilmeye başlanmışsa “devlet nimeti” o toplumun elinden kaybolup gider. O vakit ne nimet kalır, ne namus kalır, ne adalet kalır, ne kanun kalır, ne nizam kalır, ne töre kalır ve ne ahlak kalır. Toplum dağılır, din dahi büyük tahribata uğrar.”
Nuri Okutan, devlet aklı ve devleti yönetme sorumluluğunun rafa kalktığını ifade ederek şöyle devam etti: “Mala ve paraya düşkünlüğün devlet aklının üzerine çıktığını görüyoruz. Mevlana’nın söylediği gibi “tuzak kurulan kuşlar taneyi görür, ancak tuzağı görmezler”. Bizim mala ve paraya düşkün tamahkâr kuşlarımızın önlerine atılan yemin görkeminden gözleri kamaşmış ve arkadaki tuzağı görmemişlerdir” dedi.

 

ÜLKEMİZİN TUZAĞA DÜŞMESİNE NEDEN OLANLAR YARGIDA HESAP VERMELİ
“Ortada bir tuzak olduğu kesindir” diyen Okutan “Bu tuzak Türkiye’yi yönetenler üzerinden Türkiye’ye karşı kurulmuştur. Yaptığınız iş, ürküttüğünüz kurbağaya değmiş midir? Günün sonunda kim karlı çıkmıştır. Çevremizdeki bazı ülkeler ellerini güçlendirmiş, yeni kazanımlar elde etmiştir. Biz ise BOP projesinin eşbaşkanlığını yürütürken örgütlerle denk tutulup, birlikte değerlendirilme noktasına gelmedik mi? Ava giderken avlanmadık mı?” diye sordu.
Zarrab olayında FETÖ’cü polis ve savcıların piyon olarak kullanıldığını ifade eden Nuri Okutan “ancak bunun ötesinde İran istihbaratı başta olmak üzere birçok ülkenin istihbarat birimlerinin bulunduğu artık görülmelidir. ABD istihbarat birimlerinin Türkiye ile ABD’nin arasını açmaya çalışıp Türkiye ve ABD’yi birbirinden uzaklaştıracak bu operasyona dâhil olmaları başka ülkelerin istihbaratının zokasını yutmaları demektir. ABD’deki aklı başında yöneticiler ve kurumlar yapılan operasyonun ABD’nin çıkarlarıyla bağdaşmadığını, bu operasyonla Türkiye’nin Rusya’nın kucağına zorla itildiğini görmeli ve bu işe dur demelidirler” şeklinde konuştu.
Türkiye’de devletin bu tuzağa düşürülmesinin hesabının ilgililerden mutlaka sorulması gerektiğini belirten İYİ Parti Isparta Milletvekili Nuri Okutan sözlerini şöyle tamamladı: “Ülkemizin bu tuzağa düşmesine neden olan Bakanlar ve Genel Müdürler bir an evvel yargıda hesap vermelidir. Bu kişileri her aşamada savunan ve koruyanlara ise millet sandıkta dersini vermelidir.”

 

HAMASİ NUTUKLARLA ZARRAB OLAYI ÇÖZÜLEMEZ, HALKIMIZ BUNU GÖRMELİ
Basın toplantısının sonunda gazetecilerin sorularını cevaplandıran Nuri Okutan bir soru üzerine Zarrab’ın Savama ajanı olduğu yönündeki bilgilerin devletin kayıtlarında bulunduğunu, devletin Zarrab ailesini on yıllardır izlediğini, buna rağmen bu tuzağa bile bile düşüldüğünü ifade ederek şöyle konuştu: “Bu anlayış, devlet aklının hiçe sayıldığı, devlet birikiminin hiçe sayıldığı, küçük hesapların, şahsi hesapların öne çıktığı bir uygulamanın ürünüdür. Kıbrıs meselesinden, Ege adalarının işgalinden tutun da Suriye, Irak meselesi ve çözüm sürecinde de aynı aklın etkisinde kalındığı görülmektedir. Son Zarrab olayı da bunun bir başka veçhesidir. İşe böyle bakmak lazım ve devlet aklını devreye sokmak lazım. Biz bunu söylüyoruz. Hamasi nutuklarla, hamasi laflarla, iç kamuoyunu arkanıza alma gayretleriyle bu iş çözülmez. Şimdiye kadar yapılan şey bu tür laflarla iç kamuoyunu arkaya alma gayretidir. Hâlbuki ki gerçek başka bir taraftadır. Hâlbuki biz sürükleniyoruz, biz kaybediyoruz. Buna artık dur demenin vaktidir. Halkın bunu görme vaktidir.”
 

 

İYİ Parti Isparta Milletvekili Nuri Okutan’ın basın toplantısı metninin tamamı şöyle:

Değerli Basın Mensupları,
Basın toplantımıza hoş geldiniz diyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Gündemde olan Zarrab davası ve Man Adası belgeleri gibi yakıcı konular hepinizin malumu.  Bu konularla ilgili çok fazla şey söyleniyor ve yazılıyor.

Ancak bu ve benzeri konuların devletimizin “âlî menfaatleri” açısından ve bu menfaatleri koruyacak olan “devlet aklı” ve “devlet sorumluluğu” açısından yeterince ele alınmadığını görüyoruz.

Devlet olmanın ve devlet sorumluluğu taşımanın gereklerini sadece devleti yönetenler değil her bir vatandaşımız bilmek ve takip etmek zorundadır. Bir devlet ancak halkı tarafından açık ve uyanık bir gözle devletin gidişatı yakından takip edilip iyiye veya kötüye gidişi sezmesi sayesinde hayatını sürdürür ve bu bilinç ve sorumlulukla ayakta durur.

Bu bilinç ve sorumluluk yöneticilerin halk tarafından seçildiği sistemlerde çok daha hayatidir.
Çünkü bu bilinç ve sorumluluk bir toplumda varsa o toplum devleti yönetme emanetini ehline verecektir.  Eğer bu şuur ve anlayış kaybedilmeye başlanmışsa “devlet nimeti” o toplumun elinden kaybolup gider.
O vakit ne nimet kalır, ne namus kalır, ne adalet kalır, ne kanun kalır, ne nizam kalır, ne töre kalır ve ne ahlak kalır. Toplum dağılır, din dahi büyük tahribata uğrar.

 

Değerli Basın Mensupları,
Son yaşadığımız olaylara bu açıdan baktığımızda şunu görüyoruz. Devletin elinde her türlü bilgi var. Devletin kurumları görevini yapmış ve gerekli bilgileri toplayarak devleti yönetenlere sunmuştur.
Bundan emin olun Ancak bu bilgiler devleti yönetenlerce mal ve para hırsı nedeniyle dikkate alınmamıştır. Onların gözü yeşil doların cazibesine kapıldığından kimseyi görmemiş ve dinlememişlerdir. Problemler de buradan çıkmıştır.

 

Misal mi istiyorsunuz… Zarrab olayı.

Sadece Reza Zarrab değil, Reza’nın babası ve ailesinin bazı fertleri çeşitli yasadışı işlerden dolayı Türk emniyet birimleri tarafından on yıllarca takip edilmişlerdir. Buna ilişkin kayıt ve zabıtlar ilgili güvenlik birimlerinin arşivinde mevcuttur.

Diğer taraftan Zarrab Tebrizlidir ve tam manasıyla bir Türk şehri olan Tebriz’de Zarrab ailesini tanımayan yoktur. Aile bilinen bir ailedir.

Tebriz Türklerinden kime sorulsa bu ailenin İran derin devletinin kirli işlerini görmesiyle tanındığını ifade edecektir. Hatta Reza’nın Savama’nın bir elemanı olduğu yönünde bilgiler mevcuttur.
Peki, nasıl oluyor da bu bilgiler devletin arşivindeyken bu kişiyle bakanlar ve genel müdürler “al takke ver külah” yasadışı iş tutuyorlar?

Bu tutum ancak kabile devletlerinde 3. Sınıf diktatörlerin yönetiminde görülür.
Bizim gibi devlet yönetme tecrübesinin ve birikiminin olduğu devletlerde görülecek, hatta tasavvur dahi edilecek şey değildir.
Devletin normal işlediği bir düzende bunun izahı yoktur.

Bunun bir tek izahı var… Bizi yönetenlerin mala ve paraya düşkünlüğünü bilen birilerinin bu zaaflar üzerinden Türkiye’ye operasyon çektikleri gerçeği anlaşılıyor.

Devlet aklı ve devleti yönetme sorumluluğu şu an Türkiye’de rafa kalkmış durumdadır. Mala ve paraya düşkünlüğün devlet aklının üzerine çıktığını görüyoruz. Mevlana’nın söylediği gibi “tuzak kurulan kuşlar taneyi görür, ancak tuzağı görmezler”.

Bizim mala ve paraya düşkün tamahkâr kuşlarımızın önlerine atılan yemin görkeminden gözleri kamaşmış ve arkadaki tuzağı görmemişlerdir.

Ortada bir tuzak olduğu kesindir. Bu tuzak ABD’yi çileden çıkartıp Türkiye’nin üzerine çullanmaya yöneltecek bir işe Türk yöneticilerini sokma tuzağıdır. ABD ile Türkiye’yi ilanihaye düşman etme tuzağıdır.
Yüksek meblağlı ballı rüşvetlerle Türk resmi kurumları ve bankaları ambargoyu delme perdesi altında büyük bir komplonun içine çekilmişlerdir. 

Bu tuzak Türkiye’yi yönetenler üzerinden Türkiye’ye karşı kurulmuştur.

Yaptığınız iş, ürküttüğünüz kurbağaya değmiş midir? Günün sonunda kim karlı çıkmıştır. Çevremizdeki bazı ülkeler ellerini güçlendirmiş, yeni kazanımlar elde etmiştir. Biz ise BOP projesinin eşbaşkanlığını yürütürken örgütlerle denk tutulup, birlikte değerlendirilme noktasına gelmedik mi? Ava giderken avlanmadık mı?

Bu olayda FETÖ’cü polis ve savcıların bir piyon olarak kullanıldığı ancak bunun ötesinde İran istihbaratı başta olmak üzere birçok ülkenin istihbarat birimlerinin bulunduğu artık görülmelidir.

ABD istihbarat birimlerinin Türkiye ile ABD’nin arasını açmaya çalışıp Türkiye ve ABD’yi birbirinden uzaklaştıracak bu operasyona dâhil olmaları başka ülkelerin istihbaratının zokasını yutmaları demektir.

ABD’deki aklı başında yöneticiler ve kurumlar yapılan operasyonun ABD’nin çıkarlarıyla bağdaşmadığını, bu operasyonla Türkiye’nin Rusya’nın kucağına zorla itildiğini görmeli ve bu işe dur demelidirler

ABD kurumları bu zokayı kendilerine yutturanları araştırmalı ve kendilerine karşı çekilen operasyonun hesabını sormalıdır.

Türkiye’de ise devletin bu tuzağa düşürülmesinin hesabı ilgililerden mutlaka sorulmalıdır.
Ülkemizin bu tuzağa düşmesine neden olan Bakanlar ve Genel Müdürler bir an evvel yargıda hesap vermelidir.

Bu kişileri her aşamada savunan ve koruyanlara ise millet sandıkta dersini vermelidir.
Katılımınızdan dolayı teşekkür ediyor, hepinizi tekrar saygılarımla selamlıyorum.

 

Günün Diğer Haberleri