Öğle vakti.
Hadi biraz İstanbul’un tadını çıkaralım..
Hava soğuk, sıcak arasında dolanıyor.
E, vakit öğleyi gösterince ister istemez karnınızın acıktığını hissediyorsunuz.
Yemeği yedik biraz yürüyüşe ne dersiniz?
Bir sokaktan sakin adımlarla geçerken bir adam fırlıyor, aslında o bölgeye yöneleceğimizi zannıyla kapıyı açmaya yelteniyor neyse ki son anda durumu farkedip girmeyeceğimizi anlayınca işi idareten sohbete çeviriyor..
Vatandaş emekli.
30 yılı aşkın bu memlekete hizmet etmiş diyor ki, ‘Yetmiyor..’!!
Yanımda birlikte yemek yediğimiz arkadaşımız soruyor:
‘Hala burada mı çalışıyormusunuz’?
Cevap; ‘evet’ oluyor..
Hani maksat muhabbet tarzı olunca şu günlerde iktidarın bir türlü rıza göstermediği İstanbul kaybı için ise vatandaşın analizi çok sert..
’İnsanları domates kuyruğuna soktular’
Devam etti:
‘Yıllardır AK Parti’ye oy veren bir isim olarak bu sefer değişim olsun diye Ekrem İmamoğlu’na oy verdim’!
İstanbul’da İmamoğlu’nun zaferi nasıl geldi derseniz, işte böyle geldi diyoruz.
İstenildiği kadar sayım yapılsın, hatta İBB, AK Parti'ye geri dönsün hiç farketmez.
Bu saatten sonra vatandaşın bir değişim istediği pek ala görülebiliyor..
Değişim derken, cümlenin sonuna ekleyiveriyor hissettiklerini..
’Ben Ekrem İmamoğlu’na oy verdim oyu ancak muhafazakar kesimden, AK Partililerden de oy aldı bu adam..’
Bu kısa analizden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti de neden köklü bir değişikliğe gideceğini şimdi anlayabildiniz mi?