Prof. Dr. İbrahim Öztek, 10 Mart Salı günü İstanbul’da Kadıköy, Küçükyalı Altıntepe Gönüllüleri merkezinde Çanakkale konulu Konferans verdi
Enteresan içeriklerle dolu konferansta yer alan görüntü ise 29 Ekim 1915 günü İstanbul’da yayınlanan Tasviri Efkar gazetesinin kapağı oldu.
Prof. Öztek bakınız bu ayrıntıyı nasıl dile getiriyor:
Henüz Çanakkale Savaşları bitmemişti. Gazetenin kapağında Cevat Çobanlı Paşa ile Miralay Mustafa Kemal’in resimleri var. Başlık şöyle; Boğazları Ve Makamı Hilafeti Kurtaran Kumandanlarımız Cevat Paşa ve Miralay Mustafa Kemal beyefendiler.’
Prof. Dr. İbrahim Öztek sözlerine şöyle devam etti:
‘Cevat Çobanlı Paşa Çanakkale deniz savaşlarının kahramanı ve 3 Kasım 1914 ile 18 Mart 1915 tarihleri arasında süren deniz savaşlarının kahramanı idi. Babası da Arapgir’li Mareşal Şakir Paşanın oğluydu. Babadan gelen askeri dehası ile Erenköy koyunun sırrını çözmüş ve 18 Mart günü, 3000 yılın Truva hayalleri ile Çanakkale önlerine gelen dünyanın en büyük donanmasını Çanakkale’nin soğuk sularına gömmüştü. Çanakkale savaşından sonra Galiçya cephesi komutanlığına, savaştan sonra da Osmanlı İmparatorluğunun Genel Kurmay Başkanlığına tayin oldu. İstanbul’un işgali ile esir alınarak Malta’ya gönderildi. Esaretten sonra Mustafa Kemal Paşanın yanında İstiklal savaşında yerini aldı.
25 Nisan 1915 günü Gelibolu çıkartmasının henüz başında Cork Bayırında ilk darbeyi yiyen müttefikler, Çanakkale destanının bir başka kahramanı ile tanıştılar. O Miralay Mustafa Kemal’di. Türk’ün Çanakkale’de yazdığı destan; dünyada benzeri olmayan bir cehennem savaşı, Türk tarihindeki en büyük acılardan birinin kanla yazılmış destanıdır. Dünyanın en büyük savaş güçlerine karşı kazanılan ve sömürgecilerin belinin kırıldığı
bu destan, başta ulu önder ATATÜRK’ün ve istiklal savaşımızın kahramanlarının yaratıldığı, yeni bir millet olmanın bilincinin ortaya konduğu, özgürlük ve bağımsızlığımızın ve de bugünkü güzel Türkiye’mizin temellerinin atıldığı bir destandır. Bu savaş için dağlar Türk doğurmuştur. Bu destan için dağlar taşlar ölüm emrini yerine getirmiştir.
8 Ağustos geçesi Anafartalar grup komutanlığı emrini alan Mustafa Kemal askerlerine şöyle diyordu: “Evlatlarım, yiğitlerim, kahramanlarım vatan toprağını ve namusumuzu kirli düşman çizmesi ile çiğnetmeyin. Vatanın milletin şeref, haysiyet ve iffetini kurtaracak sizlersiniz. Ölürsek şehidiz, kalırsak gazi, Düşmanın üzerine aslanlar gibi atılınız. Onun içindir ki, «ben sizlere savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum».
Mustafa Kemal subaylarına da şu emirleri veriyordu: "Benimle burada muharebe eden bilcümle askerler katiyen bilmelidir ki, bize verilen namus vazifesini yerine getirmek için bir adım bile geri gitmek yoktur”.
“Bize istirahat de yoktur. Burada istirahate kalkışırsanız, biz ve tüm milletimiz sonsuza kadar istirahatten mahrum kalır”.
“Bütün arkadaşlarımın düşmanı tamamen denize dökmedikçe yorgunluk belirtisi göstermeyeceklerine şüphem yoktur".
"İçimizde ve askerlerimizde Balkan harbinin utancını bir daha görmektense, ölmeyecek yoktur. Böyleleri varsa, onları kendi ellerimizle kurşuna dizelim.”
Churchıll, yıllar sonra Kurtuluş savaşımızı değerlendirirken; Mustafa Kemal'in emsalsiz bir komutan, Türklüğün kaderine hakim bir deha olduğu daha o zaman anlaşılmıştı, "bir Miralay'ın karşımıza çıkışı bütün talihimizi değiştirdi" diye belirtmiştir. Onlara göre Mustafa Kemal yüzyıllarda bir yetişen dahi idi ve bu dahi asrımızda Türklere nasip olmuştu.
O artık ünü Anadolu’ya yayılan Albay Mustafa Kemaldi.
O, Conkbayırı, Anafartalar, Arıburnu ve Suvla kahramanı,
O, savaşın her yerinde,
O, Conkbayırı’ndan savaşı yöneten,
O, Anafartalar grup komutanı,
O, Türk’ün kaderini değiştiren adam,
O, İstiklal savaşının başkumandanı,
O, yoktan bir devlet ve millet yaratan, üç kez gazi, Allah’ın sevgili kulu, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk
Öztek konferansını şu sözlerle tamamladı: Ey Türkoğlu Türk ve küreselleşen yeni dünya, şunu çok iyi bil! Çanakkale hiçbir zaman geçilmemiştir ve asla hiçbir zaman da geçilemeyecektir.