Türkmenler arasında anlatılan Nevruz efsanesi, tarihsel gerçeklikten ziyade halk anlatılarının zengin bir yelpazesini yansıtır. Rivayetlere göre, uygarlığın henüz şekillenmediği çağlarda Oğuz, dağlarda ve mağaralarda yaşamaktaydı. Kış mevsimi onun en büyük düşmanı olup, uzun kışlar boyunca yeterince yiyecek toplayamayınca çaresizce beklemek zorunda kalıyordu. Bir gün dağ yollarında bir kurtla karşılaşan Oğuz, tüm sıkıntılarını bu yırtıcıya açtı. Kurt, ona koyunları gütmesini, koyun yününden iplik yapıp kumaş üretmesini, buğdaydan ekmek yapmasını öğütledi. Oğuz, bu öğütleri uygulayarak avcı-toplayıcı yaşamından yerleşik tarıma geçiş yaptı. Bu olay, Oğuz’un kurtla karşılaştığı günü bayram havasıyla kutlamasına ve bu günün Nevruz olarak anılmasına yol açtı.
Bu efsane, Türkmen kültüründe doğayla iç içe yaşamanın, insanın doğanın bir parçası olduğunun ve avcı-toplayıcı yaşamdan yerleşik hayata geçişin sembolü olarak anlatılır. Anlatım, İbrani dinlerinde insanın Allah’ın halifesi olarak görülmesinden farklı olarak, Türk halk inancında insanın doğayla eşit şartlarda var olduğunu vurgular. Göktürk ve Ergenekon anlatımlarıyla benzerlikler taşıyan bu hikaye, Türkmenlerin tarihsel dönüşümünü de gözler önüne serer.
Gündoğumu Gazetesi
www.gundogumu.com