Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, GÜSİAD ve GÜ Rektörü Prof. Dr. Halil İbrahim Zeybek’i ağırladığı programda vakfın kurulmasına dönük kişisel düşüncelerini dile getirdi.
Başkan Genç, konuklarını sözlerine başlamadan önce, ‘Öncelikle mutluluğumu ifade etmek isterim çok teşekkür ederim, hoş geldiniz safalar getirdiniz’. sözleriyle selamladı.
Üniversite, şehir ve vakıf üçgeninde yaşanılan gelişmeleri Eskişehir Üniversitesi çerçevesinde yapılan çalışmalar ve bu çalışmaların öncü ismi Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen örneğini vererek sözlerine devam eden Başkan Genç, vakfın kurulmasına ilişkin olarak şu şekilde konuştu:
‘Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı eski bir rektör şimdi ben sevgili hocamı Sayın Büyükerşen’i dinlerken o dönem daha belediye başkanı olmamıştım, Eskişehir’in nasıl doğduğunu üniversiteden başlayarak anlattı.
Yani nedir; o beğenmediğimiz YÖK’ün bir maddesinde der ki, bir üniversite bulunduğu coğrafya da, o coğrafyanın kalkınması için o memleketin veyahut o yerleşim yerinin kalkınması için her türlü desteğini verir der.
Biz üniversite de rektör iken, bu işe başlayıp üniversitenin desteğini verirken Eskişehir’e bi takım projeler yaratırken, sonra kendimizi siyasetin içinde ve de belediye başkanı olarak bulduk
Şimdi burada vakfın önemi nedir bir iki satırla açmak istiyorum.
Kabataş Liseliyim, BJK kulübü ile beraber bir vakıf kurduk Kabataş Lisesi mezunları ve BJK kulübü. Amaç, Beşiktaş Kabataş üniversitesi kurmak.
Eğitim alanında işte Kabataş Lisesi bir marka, kulüp olarak sporda BJK bir marka ve biz güç birleştirelim diye vakıf kurduk amaç eğitime hizmet etmek.
Sevgili dostlarım, burada hepimiz ülkemizi çok seviyoruz. Memleketçiyiz, bu hiç kaçınılmaz. Bana yabancı ülkelerden öğrenciler geliyor 60 kişilik öğrenci grubu içerisinde Türklerde vardı yani Almanya’da doğup büyümüş ama annesi babası Türk olan o öğrenci grubu geldi her birine alışkanlık olarak soruyoruz nerelisiniz? Kızcağız söylüyor Sivaslıyım annesinin babasının memleketini söylüyor.
Alman çocuğa sıra gelince ben Münihliyim demedi Alman’ım dedi.
Bizim bu memleketçilik kavramı bize feodal yapılanmada da dayanışmada çok büyük avantalar veriyor ama bunun karşılığını yani verimliliğini almak durumundayız.
Yoksa sıradan dernekler gibi toplan falan köyün dernek başkanı kalk alkış öteki köyün başkanı alkış ötesinde biz artık modern dünyaya çok böyle hemen bakabilen geniş açı ile bakabilen bir vizyon ile bakabilen kadrolar halinde geldik. Bu ülkenin kalkınması için neler yapılması gerekiyorsa her türlü dayanışma olmasının farkındayız bu dayanışma sonrası yaptığımız işlerin verilerini toplamaya başladık.
Üniversiteyi kuvvetlendirmek durumundayız. Bir akademik olarak ciddi bir gelişme sağlayacak hemen bunun devamında da şehrin kalkınmasına yönelik çok önemli bir katkısı olacak.
Gümüşhane’nin bir tarihi geçmişi var yani uygarlık tarihinde bir yeri var.
Coğrafik olarakta Karadeniz Bölgesine yakın olmasının da getirdiği şeyler var. Tüm bunların altyapısı var, yer altı kaynakları var, tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda halkın kalkınması o ivmeyi yakalaması çok daha kolay olacak.
Onun için vakfı kuvvetlendirmek zorundayız.
Bunun da herhangi bir derneğe bağış, herhangi bir geceye veya herhangi bir STK etkinliğine bağış gibi değil de adam gibi bağış yaparak kendimiz alıp bunun avantajını da kullanarak vergisi ve benzeri şeylerden düşerek ve sonrasında da orda yapılan bağışların gerçekten kontrolünü de yaparak yani böyle bir yapılanma vakıf bir derneğin yönetilmesi de çok daha zor.
Şunu bilmenizi isterim, Boğaziçi Üniversitesi bugün BÜ olduysa vakfının sayesinde, vakfın önemi çok fazla verilecek desteğin şehrimizin kalkınmasına i kaynak oluşturulmasına çok ciddi organ olacağını değerlendirmek lazım.
Vakfın iyi çalıştırılması iyi geliştirilmesi ki geliştirilmemesi için hiçbir sebep yok ben şunu çok net biliyorum öğrencinin karşılığını almaya başladıktan sonraki oraya dikkatleri çekmesi bile büyük bir olanak sağlayacaktır.
Bu tür toplantılar olduğunda da ben belediye başkanı olarak ev sahipliği yapmaya hazırım. Varsak bu işin içinde herkes olanaklarını kullanmak durumunda, gerçekten çok mutlu oluruz yetiştireceğimiz her bir delikanlı her bir kızımız Türkiye’nin özellikle bilimsel anlamda çağdaş kalkınma seviyesinde çok önemli bir yeri olacaktır. Çünkü yurt dışında biz bunların sıkıntılarını yaşadık.Yani Türkiye üçüncü sınıf ülke buradan birinci sınıf mühendis çıkaz lafı bize çok koyuyordu. Şimdi bunu aşmak zorundayız. Biz bu işi çok kısa sürede sağlam tutuğumuzda mesafe alıyoruz.