ACIKLI HİKAYE
1999 yılında Ecevit, Bölücübaşı Öcalan’ın yakalanmasıyla Karaoğlan efsanesine geri dönmüştü.
Ecevit, ANAP - MHP ile kuracağı uzun soluklu olmayan ANASOL - D hükümetinde ‘Bölücübaşı Öcalan bu sabah itibarıyla Türkiye’dedir’! sözleriyle gündemi 70’li yılların Karaoğlan’ı sloganıyla adeta geriye döndürmüştü
ÖCALAN' PAZARLIĞI
Oysa Öcalan’ın teslimi uçağın içindeki yalvar yakar görüntüsü bir rüyanın sonu, gerçeklerin başlangıcımıydı?
Öyle ki dönemin KKK Org. Ateş, Suriye sınırına iniyor, ‘artık yeter sabrımız kalmadı diyerek’! Suriye’ye resmen savaş açacağımızı belirtiyor, bölücübaşı soluğu kaçmakta alıyordu.
Ne ki yıllar sonra Öcalan’ın 11 Eylül saldırıları sonrası Bush hükümeti tarafından Irak’a girme karşılığında teslim edildiği de yazılıp çizilecekti.
ÇÖKÜŞ BAŞLIYOR
Derken Karaoğlan hastalandı. Büyük Marmara depremi, ekonomik kriz koalisyonu çatırdattı.
Ecevit hastanedeyken bugün koltuğu bırakmamak için genel merkeze adeta zamk gibi yapışan MHP Lideri Bahçeli henüz nereden talimat aldığı ya da yönlendirildiği sır gibi saklanan telefon görüşmesi sonrası, ısrarlara aldırış etmeden erken seçimin sinyalini çaktı.
Ecevit, siyasi yaşamının en kötü düşüşünü yaşayarak, meclis dışında kaldı, MHP ve ANAP’ın yerinde yeller esiyordu.
TÜRKİYENİN YENİ BAŞBAKANI HAZIRLANIYOR
2002 Kasım’da Türkiye’de genel seçim oldu. O dönem Wolwofitz’in Türkiye’nin yeni başbakanı olarak hazırladığı Erdoğan okuduğu şiir yüzünden cezaevindeydi. Cezaevi koşullarının malikaneden çok daha iyi olduğu yazılıp çizilecekti.
Washıngton’da yenilikçiler efsane liderleri Erbakan’ı ters yüz edip, ABD’ye bizi destekleyin turuna çıkmıştı.
Bağış, Gül ABD’de yapılan o dönem pazarlıkların en keskin şahitlerindendi. ‘Deliğe süpürmeyin, kullanın sözü’! efsaneleşecekti…
AKP'NİN İNANILMAZ YÜKSELİŞİ
AKP, 2002 yılında inanılmaz bir sandalye sayısı elde ederek yüzde otuzaltı oy oranıyla meclise girdi. İlginç olan ise şuydu; bir parti daha kuruluşundan altı ay bile geçmeden bu kadar oyu nasıl alabiliyordu? Sadece meclisi dolaşsalar süre bir yılı bile geçerdi.
50 yıldır tek başına iktidar olmayan CHP ise anamuhalefetti. Anamuhalefet bile denilemezdi, çünkü bugün şekillendirilmek istenen başkanlık çemberine alınmak istenen Türkiye’nin teee! o günlerden bugüne nasıl dönüştürülmek istendiği ortadaydı. Çünkü CHP’den başka muhalefet o dönemde mecliste yoktu!
VAATLER GÖRÜLMEMİŞ GİBİYDİ
AKP, vesayeti yok edecek, Ecevit hükümetinin belini büken gecelik faizlerin binlerle anıldığı düzeni kaldıracak, inim inim inleyen halkı rahatlatacak, ekonomik refahı sağlayacak, yeniden yeni Türkiye sloganıyla belki siyasi tarihimizde hiç görülmeyen gelişmeleri yaşayacağımız 14 yıllık iktidarının temellerini o gün çok ama çok sağlam bir şekilde atmayı başaracaktı.
Bugün ele geçirilen medya, gazete, kitle iletişim araçlarından sonra sanırız ne demek istenildiği sizler tarafından çok daha iyi anlaşılacaktır…
TSK'NIN BELİ KIRILDI
AKP’nin 2002 - 2007 ve 2007 - 2011 dönemi başarılı reformlarla geçti denilebilir.
Özellikle TSK üzerinden yapılan Ergenekon, Balyoz ve pek çok kumpas davaları ise bugün karmakarışık ülke gündeminin neden bu hale geldiğine ispat niteliğindeydi.
AKP, 2011’de aldığı yüzde kırkyedi ile iktidardan çok bir otokrat düzen için düğmeye bastı.
Bu satırları uzatırsak sıkılacağınızı bildiğimizden ‘galiba başa dönüyoruz’! başlıklı yazımızın ana bölümüne geçebiliriz
AKP'NİN 14 YIL SONRA BAŞI FENA HALDE DERTTE
Bugün AKP iktidarının başı bir hayli dertte. Ne ki nereden nereye? 14 yıl önce reform, yenilik, daha özgürlükçü bir ülke demokrasinin daha da genişlemesi olgunlaşması noktasında verilen sözlerden sonra AKP acaba ne kadar başarılı bir profil çizdi..
Satılan Cumhuriyetle özdeş varlıkların haddi hesabı bile yoktu.
Ve dış politika.
Şu günlerde hain İstanbul Atatürk Havalimanı saldırısı olmasaydı, Türkiye’nin Rusya, İsrail ve hatta İran üçgeninde nasıl sıkışıp kaldığını konuşuyor olacaktık.
Arap baharı, Mısır, Libya derken dış politika da inanılmaz irtifa kaybeden AKP iktidarı bugün ‘dış ilişkileri nasıl düzeltebilirimin’ hesaplarını yapıyor.
MAVİ MARMARA SENARYOSU
İsrail komandaları tarafından basılan Mavi Marmara gemisi sonrası İsrail’le papaz olan Türkiye şimdi vardığı anlaşma ile yaraları onarmaya çaba gösteriyor.
Mavi Marmara neden basıldı? Neden bu tür bir vahşet hem de bütün dünyanın gözü önünde uluslararası sularda oldu? Anlamak mümkün değildi? Türkiye İsrail’e demediğini bırakmadı ancak İsrail ve Türkiye bugün normalleşme masasının etrafında karşı karşıya oturuyorlar.
ZAFER KİMİN
Kuşkusuz İsrail Türkiye'ye karşı bir zafer kazandığını defalarca tekrar etti.
Rusya savaş uçağını ise neden düşürdüğümüz belli değil. 17 saniye de vatan toprağı gider miydi bilinmez ama ege’de onlarca kez yaşanan bu tür olaylar hava sahası ihlali noktasında Yunan jetlerine öylesine bakan Türkiye, Rus uçağını niye düşürmüştü belli değildi. Dönemin Başbakanı Davutoğlu, ‘emri ben verdim’ dedi Rusya S300’leri Suriye’ye yığınca olayın vahameti daha sonra anlaşıldı
Türkiye günlerce Kilis’i döven IŞİD’e karşı sadece top atışı yapabildi iyi mi?
PKK'YI DÜMDÜZ EDEN İRAN
Terör örgütünün kolu PEJAK üyelerini vinçlerle sallandırdığını bildiğimiz İran’la bu kez mezhep, etnitise ve inanç sarmalında ters düşerken biz, İran’ın yine bölgede güç olarak görmemezlikten gelmemizde tabi bu işi büyükler daha iyi bilirde akıl karımıydı? bir kenara not düşülmeli.
MEŞHUR ONE MINUTE
Evet efendim meşhur ‘one mınute’den sonra İsrail’in dize getirildiğini ilan eden bugün satmayan ama ilan ve reklam gelirleriyle dudak uçuklatan yazılı görsel basının çevir kazı yanmasın hikayeleri artarak devam ediyor.
Arap baharından, Mısır’a, Libya’dan İran’a Rusya’ya kadar neredeyse kötü olmadığı ülke kalmayan Türkiye Cumhuriyeti’nin pek değerli yöneticileri bugün Emevi Camiindeki hayallerinden ne yazık ki dönmek zorunda kaldı.
Ve daha acısı bu ülke 7 Haziran 2015 genel seçim sonrası bugün 2016 yılı Haziran ayının son günlerini yaşadığımız zaman dilimine kadar 600 insanını toprağa verdi.
Türkiye bölgedeki güç olma noktasında tüm komşularıyla kötü durumda iken başarılı olması mümkün olabilirmiydi?
Sonuç ortada….
'ÇAK'! YAPTIK
Bir Pazartesi günü baktık ki, 14 yıl önce parlayan iktidarın yıldızı söndü. İsrail’ den sonra Rusya ile de ‘Çak’! yapıldı.
Lafın kısası biz galiba başa dönüyoruz unutmadığımız ama ısrarla unutturulmak için akılamaz oyunların çevrildiği ülkemin kurucusu Atatürk’ün şu sözü bir kez daha hafızlarımıza yer ediyor:
‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’
Sahi, sizler değerli okurlarımız hepsi bir tarafa da imamların, müftülerin, muhtarların dini nikah kıymasına ne diyorsunuz?