Dr. Vecdet Öz Yazdı

Ülke olarak son derece kritik bir süreçten geçiyoruz.!
Şu anda devletin en önemli eksiği by - pass edilmiş olan diplomatik akıldır.!
Siyasi felsefesi gereği her zaman çoğulcu, demokratik sisteme karşı olan AKP, oligarşi özlemiyle iktidara geldiği ilk günden itibaren devletin multidisipliner yapısına karşı çıkmış, tüm çalışmalarını bu karşıtlık üzerinden sürdürmüş ve sonunda kurguladığı 2017 referandumu ile birlikte emeline nail olmuştur.
Resmi olarak 9 Temmuz 2018 tarihinde tüm yetkileri elinde toplayan RTE, devletin 98 yıllık yönetim kabiliyetini de dumura uğratmıştır.
Bu aynı zamanda dışişleri bakanlığı gibi diplomatik aklın merkezi olan son derece stratejik bir kurumun by-pass edilmesi ve tüm yetkilerinin tek elde toplanması gibi bir fecaati de beraberinde getirmiştir.
Maalesef ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti diplomaside en karanlık dönemini yaşamaktadır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk bir ülke için dış politika ve diplomasinin ne denli önemli olduğunu bilen zeki bir liderdi. Bu nedenle Türk dış politikasının temelleri daha milli mücadele yıllarında atılmıştır. O günkü adı Hariciye Vekâleti olan Dışişleri Bakanlığı, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının hemen ardından 3 Mayıs 1920 tarihinde kurulmuştur.
Son derece kısıtlı imkânlarla kurulan Hariciye Vekaleti, Millî Mücadele döneminde dış temasların artan yoğunluğuyla birlikte, tüm zorluklara rağmen özverili biçimde görev yapmış ve Lozan'a giden süreçte önemli bir rol oynamıştır.
1927 yılında Hariciye Vekaleti teşkilatına dair ilk kapsamlı hukuki düzenleme yapılmış ve 1154 sayılı kanun ile bakanlığın günümüzdeki yapısının temelleri atılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 1923 yılında kuruluşundan bu yana Mustafa Kemal Atatürk'ün görüş ve ilkeleri Türk Dış politikasının yürütülmesinde rehber olmuş, "Yurtta barış, dünyada barış" özdeyişi Türk Dış Politikasının temel hedefini oluşturmuştur. Bu doğrultuda Türkiye, 1930'lu yıllardan itibaren aktif ve barışçı bir dış politika izleyegelmiştir.
Türkiye'nin II. Dünya Savaşı'nın içine çekilmesi ve bunun ülkeye getireceği yıkım, tüm baskılara rağmen ülkenin çıkarlarını gözeten etkin bir diplomasi sayesinde engellenmiştir.
AKP iktidarı yıllar önce Dışişleri Bakanlığı gibi önemli bir kurumu devre dışı bırakarak diplomatik akılla bağdaşmayacak bir cahil yönetim anlayışı içinde ülkemizi sıfır sorunlu komşuluk ve rölantiye sokulmuş uluslararası ilişkiler boyutundan tüm dünya ile kavga eden istikrarsız bir ülke boyutuna taşımıştır...
Gazze başta olmak üzere tüm uluslararası ilişkilerde yapılan sonu hesap edilmemiş tehlikeli hamleler, by-pass edilen diplomasinin ve olmayan diplomatik ortak aklın hazin bir neticesidir.
Uluslararası ilişkilerde ülke çıkarları esastır. Duygusallığa, dini inançlara, şahsi çıkarlara yer yoktur. Bu ilişkileri düzenleyen kurum ise bu kriteri esas alan Dışişleri Bakanlığı, bakanlığa bağlı dış temsilcilikler ve konusunda iyi yetişmiş İngilizce’yi ana lisanı gibi konuşan diplomatlardır. Son derece önemli olan uluslararası kararlar büyük bir titizlik içinde gerekli olduğu hallerde Milli Savunma Bakanlığı ile istişare halinde ortak diplomatik akılla alınmak zorundadır. Tek bir adamın ruh haline teslim edilemez.
Dr. Vecdet Öz