Derelerde balıklar ölüyor,
Elma bahçeleri yok oldu.
Kuşburnu mu? ismi bile anılmıyor artık sembolik…
Arapların petrolü gibi pestil köme’de olmasa Gümüşhane ne satacak?
Harşit kaderiyle baş başa.
Onca gelen geldi,
Duydunuz mu ağzından Harşit için bir sözcük?
Ankara’da olup bitenden fırsat mı var?
Ahırdaki hayvanının önüne atacak samanın parası dahi cebinde olmayan Gümüşhaneli ne de çok anlar paralel yapıdan, traktörüne mazot koyamayan Gümüşhaneli çiftçi ne de çok bilir dört buçuk milyon sığan ayakkabı kutusunu..
Cemaati, kaseti, komployu, montajı.
17 Aralık operasyonunu ne yapsın
Kireçli suyu içen Bağlarbaşılı, Hasanbeyli, Süleymaniyeli…

İnsanlar endişeli,
Maden kapanmış,
Gümüşhane’yi silmiş süpürmüş.
İşsizlik kol geziyor, insanlar mutsuz.
Belli bir azınlık halinden mutlu, 
Köylü deresine HES istemiyor,
Göç bel büküyor.
Spor kulübü çöküş içinde,
Öteki parasızlıktan imanı gevremiş..
Esnafı dertli, Memuru, işçisi, emekçisi haciz içinde.
Öğretmen keyifsiz, moralsiz.
Kendi partili, kendi partilisine kırgın.
Konuşulan, görüşülen, edilen her şey sanal..
İsim vermeyeceğim, iktidara yakın bir isimle konuştum,
Enteresan bi şey söyledi, özellikle not ettim..
Diyor ki,
‘Eskiden bakan amir memur Gümüşhane’ye gelecek denildi mi, yer yerinden oynardı, bugün Gümüşhane’ye bakan geliyor, kimsenin umurunda değil, sanki o terimde geçerliliğini kaybetti. Siyasetinde cılkı çıktı.’
Çok fazla üstelemedi, aman ha! diyerek sıkı sıkı tembihledi..
Kulağımıza küpe taktı sanki..
Sonra bi dönüyoruz öteki Gümüşhane’ye,
Allah Allah, kuş sütü kuru üzüm,
Sanki iki farklı bir şehir,
Neresi eğri, neresi doğru..
Anlamak güç.
Sanki burası 80 vilayetten farklı,
Sanki düşünüyorum da bu kadar her şeyin birbirine karıştığı bir şehir var mı?
Ya da biz mi çok önyargılıyız?
Anlatılan sanal mı?
Ekliyorlar peşinden,
İlla ki kalkınan şehir mi?
Aha da şehri gösteriyorlar bize, Gümüşhane’yi, 
Yukarıda anlattıklarımı unutun.

Gümbür gümbür geliyor şehir.
Beş hastane, iki köprü açılışı, çevre yolu, Zigana tüneli, havalimanı..
Altına yazmışlar:
‘Acele etmeyin, bekleyin, sabredin..’