Şu bir gerçek,
Adalet ve Kalkınma Partisi Türk siyaset yaşamının son 15 yılını dizayn etti.
Ve bu süre içerisinde tartışmalı pek çok kararı yaşama geçirdi.
Ancak, Adalet ve Kalkınma Partisi ile birlikte gelen bütün bu hamleler acaba sorularını beraberinde getirdi, getirmeye de devam ediyor.
Yaşanılan süreçte AK Parti iktidarı kuşkusuz neyi yanlış, neyi doğru yaptığı noktasında en alt tabakadan en üstüne kadar ince eleyip sık dokuyordur.
Başka bir gerçek daha var ki, 2015 yılından bu tarafa artık sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla şekillenen AKP gerçekten ne yapmak istiyor?
Hiç sağa sola çekmeden,
AKP, ilginçtir en hafif söylemiyle hiç sıcak bakmadığı Atatürk’e sığınmak zorunda kaldı.
Hele Sayın Erdoğan’ın Cumhuriyet Bayramı kutlamalarından başlayarak 10 Kasım Anma törenlerine kadarki süreçte kullandığı Atatürk sözcükleri dikkat çekiciydi.
Daha önce ‘kandırıldık, aldatıldık’ cümleleriyle geçmişteki hatalarından kurtulmaya çalışan iktidarın bu hamlesi elbette muhalefet cephesinden pek inandırıcı bulunmadı
Ki,
Son günlerde yaşanılan Atatürkçülük üzerinden tartışmalar bunun en güçlü örneğini gösterdi.
2019’a kısa bir süre kala Atatürk iktidar kanadının çıkış yolu olarak gösterilerek bu yöndeki seçmenden oy alması köprüden sonraki son çıkışmıydı?
Belki de evet!
Peki, şu soruyu sormazsak bu hamlenin cevabını da almış olmazmıyız?
Atatürk sözcüğü, kimliği, kişiliği, devrimleri, laik demokrat Cumhuriyet bu kadar saldırıya uğramışken AKP bunu başarabilirmiydi?
Samimi olarak söylüyoruz ki hayır..
AKP Atatürkçü samimi seçmenden bize göre oy alamaz
Bu ideolojik bir yaklaşım değil sadece bugüne kadar kullandığı yanlış üslubun getirdiği sonuç olarak gösterebiliriz.
Ne yani AKP; 2019’a Atatürk’ü sık sık anarak hazırlanacak ve seçimi kazandıktan sonra alışılmış bilinen siyasetine geri dönecek?
Sizce buna Atatürkçü cephe izin verir mi?