Ekonomi baş aşağı gidiyor.



Suriye sınırı yine hareketli.



24 Haziran seçimleri başaşağı giden ekonominin habercisiydi, iktidarı alt etmek için muhalefet hazırlıksız yakalandı.



24 Haziran sonrası ülke yeni bir sisteme geçti.



Ne demişlerdi:



‘Ülke uçuşa geçecek’



Ve kaçınılmaz son, üretmeyi unutan ekonomi iflas etti.



Biliyorsunuz;



Çıraklık, kalfalık, ustalık hedef 2023 derken,   



Bir baktık,



Sarayın mutfağından söz eden yazarları işitir olduk.



Son açıklanan enflasyon rakamları can sıkar bir şekilde tırmandıkça tırmanıyor.



Yeni MEB sanki çırpınıyor gibi



Ne ki onun da yapacağı bir şey yok.



Muhalefet mi?



Ah! Ah! Seçimden 2 ay sonra 10. kez neden kaybettik şimdi analiz ediyor



Şahane değil mi?



Şaşılası,



Dolar 7 TL’ye yakın fırlamış, kepenkler teker teker inerken



Muhalefetin tepesindekiler



İlkokul çocukları gibi suçu birbirlerine atıyorlar.



Halk zaten kendi derdi ile uğraşmayı gelenek hale getirse de,



Dünya da bu kadar olup bitene vurdumduymaz demokratik hakkını gösteremeyen bir halk var mıdır?



E, haliyle ortam böyle olunca



Meşhur aynı gemideyiz hikâyesi günlerdir manşetleri süslüyor.



Oysa 2001 krizinde merhum Başbakan Ecevit’in önüne yazarkasa fırlatan esnaf kaçak yolcu muydu hatırlatmak gerekir.



İşler iyi giderken, köprüler havaalanları, karayolları yapılırken 2002’den öncesi bişey yoktu



Buzdolabı, röntgen makinesi örnekleri verilirken



Kasamızın tamtakır kalmasının aynı gemi edebiyatına bağlanması dış güçlerin gösterilmesi bizi düşündürüyor.



Yıllardır, asırlardır bu coğrafya da, dış güçlere karşı savaş veren bu millet dış güçlerce  barış elçisi ilan edileceğimi sanıldı?



Madem ki dış güçler!!



O zaman neden hep o mazerete açık kapı bırakılır.



Üreten, güçlü ekonomisi olan, her anlamda gelişmiş, eğitiminden dış ticaretine kadar örnek, medeniyetin beşiği Anadolu toprağında her daim başı dik tüm dünyaya kapı gibi duran bir ülke olmak varken bilindik tartışmalardan ne zaman kurtulacağız biz

Yargı,



Hukuk,



Hak ve Hürriyet,



O sözcükleri hiç tartışmıyoruz bile.



Rüzgâr ters eserken aynı gemi edebiyatından kurtulmanın zamanı geldi de geçiyor,



Hani nasıldır o muhteşem söz;



Dünya karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi sağsalim limana nasıl getirdiğinle ilgilenir.



Ben o gemide olmayı tercih ederim.