Bakınız, açıkladılar. Yüzde otuz zam dediler, alkışlar eşliğinde “Az Gari Ücret” dediklerini unuttular. Zam mı dedik? Pardon, zam değil bu, hikmetli bir düzenleme! Az Gari Ücret, milletin direncini ölçme testi... Çünkü mesele sadece ne alacağınız değil, nasıl dayanacağınız.

Şimdi soruyoruz:
Mesela bu “Az Gari Ücretle” ne alınır? Bir kilo domates mi? İki litre benzin mi? Yoksa altı ayda bir gelen elektrik faturası mı? Alınmaz, dostlar alınmaz! Çünkü asıl mesele almak değil, sabretmek. Bu Az Gari Ücretle geçinenlerin “Asgari Hayat Mücadelesi Olimpiyatları”na hazırlandığını düşünün. Hayatta kalmak bir sanattır, asgari yaşam ise sanatın zirvesi!

Az Gari: Bir Başarı Hikâyesi

Düşünün, o uzun tartışmalar... Sabırla beklenen toplantılar... Çay arasında “Yüzde 40 mı yapsak?” diyenler, “Yok yok, yüzde 30 kâfi” diyenler... Sonuç? Az Gari Ücret kararı. Çünkü biz sadece ücret değil, ücretin felsefesini tartışıyoruz!

Az Gari Ücret kimlere hitap eder?

Market raflarına uzaktan bakanlara,

Elektrik faturasını “Acaba iki taksit yaparlar mı?” diye düşünenlere,

“Bugün ne yemesek?” diye menü hazırlayanlara…


2026’ya Az Sabır

Efendim, diyorlar ki 2026’ya kadar açıklanacak enflasyon düşecekmiş (şaka şaka!). Şimdi Az Gari Ücretle uykularınıza dönün, ama dikkat edin: Rüyanızda zengin olabilirsiniz, uyanınca üzülmeyin!

Ve son olarak:
Az Gari Ücret, bozdur bozdur harca. Ama dikkat! Sakın fazla harcamayın, çünkü yeni zamla bir sonraki Az Gari Ücreti beklemek lazım!

Hadi size Az İyi Günler dileriz.