Yazın çok sıcak günlerinin ortasında; Gümüşhane’de önemli bir isimle sohbet ediyorum.
Birden hal hatır yerini, çok ciddi bir soruya bırakıyor.
O ana kadar ki sohbet ne var ne yoktan ibaretti…
Tabi laf lafı açınca kaçınılmaz soruyu ben öne atılarak ifade ettim:
‘Böylesine önemli sorunlarla boğuşan şehirde gündem neden sıcak değil, tartışma yok!’
Cevap verdi, ‘Onu bana değil yöneticilere sor’ diyerek ustaca bir yanıt verdi.
Haklıydı, ben ustaca bir cevap verdiğini anımsatınca, güldü.
Harşit Çayının kenarına konan leyleğin Gümüşhane için ne kadar önemi varsa, tartışmadığımız o kadar sorunun da demek ki Gümüşhane için önemi yok.
Olup bitene bakıyorum örneğin,
Yazılıp çizilene,
Aklım karışıyor.
Ben, bu şehirde doğup büyüdüm, her şey bu kadar toz pembemiydi? daha öncesinde diye tartıyorum.
Sanırsınız ki, hiçbir derdimiz yok,
Beklentimiz de,
Klasik cümleler, sanal gülücükler,
Hepimiz karşılıksız bir şeyler bekliyoruz gibi.
Gerçekten hepimizin içini acıtıyor.
Gümüşhane üzerine yazılan, çizilen onca söz ya da eylem,
Olmuyor işte, iki dağın arasında kalmışız öyle değil mi?
Bir hastane, yüz kilometre yol, iki dikilen bina,
Bir pansuman olmasına rağmen neşter vurmak gibi gösteriliyor.
Sırf gündemde kalma uğruna içi boş sözcükler.
Aslında olmayacağını kendiside biliyor ya,
Dostlar alışverişte görsün.
Senin kuşburnu fabrikan kapalı,
Senin sanayi bölgen boş,
Senin yatırımcın isteksiz,
Senin köylün, çiftçin, emekçin, memurun vatandaşın ümitsiz.
Bu kadar sorunlarla boğuşan Gümüşhane’de gelen bir bakanın haberiyle neredeyse sevinçten çılgına dönecek insanlar algılama yöntemleri…
Kimse dönüp arkasına bakmıyor,
Kimse ne olacak bizim halimiz diye sormuyor,
Varsa yoksa bilindik hikâyeler.
Ve suçlu sensin!
Yazma, görme, anlatma..
Gümüşhane üzerine hiçbir şeyi olumsuz gösterme.
Diğer Yazıları
Çok Okunanlar