Televizyonu açıyoruz…
Bir yanda belden silahların hiç inmediği diziler,
Öte yanda bağırış çağırış, vurdulu kırdılı sahneler,
“kafasına sıkarım”, “vur gitsin” gibi birbirinin kopyası replikler…

Soruyor insan ister istemez:
Ne oluyoruz, nerede yaşıyoruz?
Bu ülkenin dili, kültürü, değerleri bu kadar mı ucuzladı?

RTÜK’e takılmayan evlendirme programları,
RTÜK’e takılmayan yemek programları,
Ama her evin salonuna giren, her çocuğun kulağına değen bu içerikler…
Mesela “yemek programları”…
Daha kaşık değmeden,
“Olmamış”, “berbat”, “iğrenç görünüyor” gibi sözler havada uçuşuyor.

Peki bu sözler kime, neyi öğretiyor?
Oysa Anadolu’da yemek;
birliktir,
berekettir,
alın teridir.
O sofra kurulduysa bir emek vardır.
O sofrada dert paylaşılır, muhabbet edilir, dua edilir.
Bizim kültürümüzde yemeğe dil uzatılmaz, nimete laf söylenmez.
Ama ekranlarda ne görüyoruz?

Ayakta tatmalar,
alaycı bakışlar,
abartılı mimikler,
çatal bıçak fırlatmalar…
Nimetle dalga geçilen, içeriği boşaltılmış, kavga ve hakaretle reyting yapılan programlar…

Gerçekten biz yemek programı mı izliyoruz,
yoksa değer erozyonunun canlı yayınını mı?
Bir de evlendirme programları meselesi var…
Adı evlilik, içeriği magazin.

Adı aile, ruhu yok.
Anadolu’da evlilik kutsaldır.
Reyting malzemesi değildir.

Aile kurmak; saygı ister, edep ister, sorumluluk ister.
Ama ekranlarda;
saygısızlık normalleştiriliyor,
mahremiyet ayaklar altına alınıyor,
aile kavramı içi boş bir gösteriye dönüştürülüyor.

Sorulması gereken soru şu:
Bu programlar topluma ne kazandırıyor?
Kime, neyi öğretiyor?
Ve asıl soru:
Bu ülkede RTÜK yok mu?

RTÜK sadece ceza kesen bir kurum değil,
toplumu korumakla görevli bir yapıdır.
Denetim; sadece saat, yaş sınırı ya da teknik mesele değildir.
Denetim; kültürü, dili, aileyi, çocukları korumaktır.

Bugün susulursa,
yarın bu ekranda büyüyen kuşaklara anlatacak bir değer kalmayacak.
Televizyon sadece eğlence aracı değildir.

Televizyon bir aynadır.
O aynada neyi çoğaltırsak, toplum da ona dönüşür.
O yüzden soruyoruz:
Sahi, bu ülkede RTÜK yok mu?