Kar sessizce yağar…
Şehirlerde hayat yavaşlar, sokaklar boşalır.

Ama dağ köylerinde hayat durmaz.
Çünkü o köylerde, manşetlere taşınmayan ama bu memleketi ayakta tutan sessiz kahramanlar vardır.

Sırtı bükülmüş, elleri çatlamış, yüzü rüzgârla sertleşmiş kadınlar…
Sabah gün ağarmadan uyanan, soğuğu ilk hisseden, ahırın kapısını ilk açan yine onlardır.

Kar diz boyu da olsa üretim sürer.
Çünkü bu kadınlar için fakirlik vazgeçmek değildir.

Fakirlik, hayata daha güçlü tutunmanın adıdır.

Yoksulluk burada bir istatistik değildir.
Bir rapora sığmaz.
Yoksulluk; çatlamış avuçlarda, ağırlaşmış adımlarda, sessizce taşınan bir kaderde yaşar.
Ama umut da buradadır.

Kaynamaya devam eden tencerede, sönmeyen sobada, terk edilmeyen ahırda…
Bu kadınlar sadece anne ya da nine değildir.
Onlar köyün belleğidir.
Toprağın hafızasıdır.
Üretimin omurgasıdır.

Bir köy hâlâ ayaktaysa, çoğu zaman bir kadının direnci sayesindedir.
Şimdi bize düşen;
Bu sessizliği fark etmek,
Bu emeği görünür kılmak,
Bu kadınlara yalnız olmadıklarını hissettirmektir.

Çünkü bu ülkenin yarınları,
Bugün hâlâ üreten bu kadınların emeğiyle ayakta duruyor.
Sessizler…
Ama bu ülkenin en güçlü umududur onlar.