İlkokul ikinci sınıftaydım, elimde anamın kalın yorgan iğnesiyle diktiği zamanın en pahalı çantasını taşıyordum!. Evimiz eskiydi, elektrik daha yeni bağlanmıştı.



Babam uzak bir ilçe de öğretmenlik yapıyordu, babam hafta da bir ancak zamanın ekonomik koşulları nedeniyle gelebiliyordu, Cuma günlerini iple çekiyorduk.



Okulun ilk günleriydi. Annem toprakla çevrilmiş evimizin duvarının hemen arkasında toprağa çaktığı kazıkların arasından geçirdiği ipliklerle harıl harıl dokuma yapıyordu. Annem heyecanlı bir kadındı ama hiç bu kadar heyecanlı olduğuna şahit olmamıştım belli ki bir şeyden korkmuştu, iyi derecede okuma yazması yoktu ancak olup bitenin farkındaydı



Usulca çocuksu bi ruhla yanına sokulup şaşkınlık içerisinde ne olduğunu sordum. Annem, ‘Askerler gelecekmiş, sus sakın ses etme’! dedi. 7-8 yaşlarındaki bir çocuğun bu sözlerden ne anladığını varın siz düşünün gari. Anam devam etti, ‘babanı da almışlar, gelemiyecekmiş’’ O an ne düşündüğümü anlayacak durumda değildim zaten haftada bir görebildiğim şimdi hayatta olmayan babamı o zaman hiç göremeyecekmiyim diye ağlamıştım. Annem günlerce doğru dürüst yemek yemedi, su içmedi desem bana kızarmışınız ya da ‘abartıyorsun kardeşim mi’? derseniz bilmem ama o gün 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ilk günüydü…Neyse ki babam bi şekilde günler sonra çıka geldi, kurtulmuştu.



Henüz hayatının baharında bir çocuğun askeri darbeden ne anladığını varın siz düşünün ne ki annemin korkusunu hiç ama hiç unutmayacağım.



Aradan tan 36 yıl geçti, şimdi yaş oldu kırklar. Askeri darbenin tankın paletin sesleri şimdi daha net duyuluyor şükür milletin duvarına çarptı da durmak zorunda kaldı.



Her darbenin en az 10 yıl ülkeyi boşluğa ittiğinin yazıp çizildiğini okuduğunuzda zaten sizin ne konuşacağınızın bir anlamı yoktur,



Hepimize büyük geçmiş olsun.