Adabı Muaşeretin bize göre ilk adresidir. Herkes içini döker, benzersiz bir ortamda eskiye özlem yani nostaljik bir anın yaşanmasına sebep olur. Elbette yaşanmışlıkların her bir kartları açılır, kimi eski bir dosyayı ortaya koyar kimi geleceğe götürür ve gece uzarda uzar.
Nasıl dikkat etmez insan bazen konuşurken, bazen dinlerken, bazen bakarken dost meclisinde eteklerdeki taşlar dökülür. Kimsenin sözü yarıda kesilmez gerçek ortaya çıkar duman kalkar güneş görünür.
Ne kadar o anı yakaladınız bilinmez ama gözlerin hep sizin üzerinizde olduğuna inancım artarak devam ediyor. Herkes sizi dinlemek için can atıyor belli ki sizin başkasında olmayan birikimi karşı tarafı cezbediyor
Siz konuşurken dakikaların nasıl geçtiği belli olmuyor belki ay yeni doğuyor belki cırcır böceği ilk kez bu kadar istekli vızıldıyor belki o günü yaşamayacağınız mı aklınıza gelir bilinmez için bir buruk kalkarsınız yerinden.
Kırmadan dökmeden ve hiç hesap etmeden sizi ilk tanıdıkları gibi ve hiçbir şeyin değişmediğini gördükten sonra o anın tadı daha da kaçınılmaz oluyor, sizi alıp bambaşka yerlere götürüyor
Bazı yüzler var ki nedendir bilinmez o anın ağırlığını taşıyamazlar, öyle ağır bir mekândır ki orası ne elbise, ne para, ne şan ne şöhret geçerli değildir, herkesin yüreği bir herkesin gönlü açık ve sözler samimidir.
Dost Meclisinin bam teli burasıdır, herkes bulunduğu yeri taşıyamazsa anlamı kalmaz.
Bir abide gibi hep başucundaki bu sözcüğü hak etmeyenlerin başköşede durmasına itirazım var evet istediğiniz kadar itiraz ediniz orası dost meclisi değil, sadece kifayetsiz muhterisin köşesidir, nokta.