Zaman… Her şeyin şahidi, her şeyin yoldaşı. Sessizce akar gider, bizi de sürükler kendi yolculuğunda. Kimi zaman tatlı bir meltem gibi okşar yüzümüzü, kimi zaman sert bir fırtına gibi savurur benliğimizi. Ama en nihayetinde, zaman eskir. Tıpkı yıpranmış bir halının kenarları gibi, köşelerinden dökülür hayatlarımız.

Bizim gönlümüz uçsuz bucaksız yaylalara benzer. Çağlayan dereleri, sümbüllerle bezeli çayırları, ciğerlerimize dolan taze dağ havasıyla yaşarız hayatı. Ama zamanla, bu güzellikler birer anıya dönüşür. Gönül yaylalarımızda bir zamanlar esen rüzgar, yerini hafif bir hüzne bırakır. Yine de şikayet etmez gönlümüz; taşıdığı yük, bizi var eden hikayenin bir parçasıdır çünkü.

Geçmiş, hep gözümüzün önünde bir hayal perdesi gibi dalgalanır. Bir zamanlar zihnimizde inşa ettiğimiz köşkler, yalılar, ağaçlar… Hepsi birer birer viran olur. O büyük yangınlardan kalan küller arasında, elimizde yalnızca mavi gökyüzü ve bembeyaz bulutlar kalır. Zamanın yıpratamadığı tek şey belki de o gökyüzüdür.

Sonbahar gelir, sarı ve turuncunun pastel tonlarıyla bizi selamlar. Yine de bir huzur vardır bu yaprakların düşüşünde. Çünkü her düşen yaprak, yeni bir başlangıcın habercisidir. Zamanın bu bölümüne veda ederken, sandalımızın küreklerine tekrar asılırız. Yeni bir yolculuk başlar.

Belki de bu son yolculuk…
Ihlamur ve portakal çiçeği kokuları arasında, selvi ağaçlarının gölgesinde buluruz kendimizi. Ak giysiler içinde, hakikatin kollarına bırakırız benliğimizi. Yalanlarla gerçeklerin birbirine karışmadığı, her şeyin saf ve duru olduğu bir yere varırız.

Bu yeni diyar, sade ama gerçek. Bu dünyada kaybettiklerimizi, hayal kırıklıklarımızı, keşkelerimizi geride bırakırız. Gerçek sevgiyle, samimiyetle dolu bir yolculuğun ardından, zamanın eskidiği o anda, artık bilinenle bilinmeyen yer değiştirir.

Ve işte o an, zamana değil, hakikate teslim oluruz. Yıpranan zamanı geride bırakır, sonsuzluğun kollarına sarılırız. Çünkü her şey eskir, ama gerçek, hep tazedir.

Eskiyen zaman, yerini sonsuzluğa bırakırken, biz de hayatta kalmanın değil, hakikati bulmanın huzurunu taşırız.