Oldum olası sağa sola dolanıp gezinen kimi görüntüleri hatırlamak istemem.
Çarşıdır, pazardır, dükkandır;
Gezer..



*


Bir fotoğraf karesi, bir enstantane,
O gezgindir, 
Görünür.




*


Sağında başkan, solunda başkan, daha ötede meclis üyesi.
Bir tek Temizlik Müdürü yok!
Gelmeye çan atıyorda,
Allahtan o kurumda öyle bir birim yok,
Koşturuyorlar…



*


Bir inşa sahası, bir baraj kıyısı, temel atma töreni ve ziyaret..
Hatırlatayım,
Kıyısına yemek programını zımbalamadan geçmek olmaz.



*


Başlıklar, manşetler o biçimdir,
‘Di…dü…de…’
Ötesi yok..
Eh, işte! Gümüşhane var mı, var?
Oluyor mu bi şey; oluyor!
Halk memnun mu? 
Gezgine göre kuşkusuz..





*

Bi de öteki yaka var..
Kaderiyle baş başa şehir.
İstihdam, işsizlik, vergisini ödeyemeyen esnaf, göç.
Gırtlağına kadar borçlu çalışan,
Banka kapısında esir olmuş emekçi..
Gezginin sağında solunda, ha bire koşturanla, kendisinin haberi yok..





*


O,
Yükselen iki demir bloğun arasından, çatısı on yıldır çakılmayan binanın yanından haykırıyor..
‘Gümüşhaneeeeeeeeeee!'
‘Yersen tabi ki!’