Gölge Bakan,
Gölge Kabine,
Gölge Başbakan..
Siyaset terimine giren bu sözcükler; sizi şaşırtmasın, hepsi mevcuttur, sanal olsa da yer edinir.
Hepsi varlığından çok, olmayan güç, kumanda edinilen bir mekanizma için kullanılır.
Bizim Gümüşhane içinde ben gölge şehir tabirini kullanıyorum.
Bizi oldukça fazla şişiriyorlar.
Kumanda ediyorlar.
Olmayan gücümüzü var gibi gösteriyorlar.
Efendim, devlet hastanesi bitmiş,
Çevre yolu tam gaz,
Baraj, üniversite, TOKİ, spor salonu, konut.
Gümüşhane’nin avunduğu şeyler.
Ya ötesi?
İşte tadımlık,
İstememek gerekir.
Bunların hepsi devasa hizmetler, yatırımları kapan şehirlerin yanında leblebi, çekirdek.
Eski hastane binası yenilenip yapılıyorsa örneğin bu yatırım değil, hizmettir. Olması gereken şeydir.
Trafik kazalarından illallah demiş şehrin yolunu yapmak yatırım değil, gereğidir.
Ancak Gümüşhane için bunların hepsi böyyük hizmetlerdir.
Ejderha gibi gösterilir.
Sözü buradan uzatmadan alarak Başbakanın Trabzon ziyaretine çeviriyorum.
Rize, Trabzon’a seyrüsefere çıkan Erdoğan Trabzon ziyaretinde şehre övgüler sıraladı ki, yerel gazetelerin sayfaları doldu taştı.
30 Mart öncesi Trabzon’dan Gümüşhane’ye selam çakan Başbakanı biz Gümüşhane’ye beklerken ikinci kez Trabzon’a geldi.
Bizim haber sayfalarında ise hala Gümüşhane ye gelecek müjdeleri asılıyor.
Gümüşhane’nin kronik sorunlarına çözüm var mı?
Örneğin OSB’nde araziler boş duruyor,
Yatırım için gel diyen var mı?
Turizm odaklı pek çok projeden haber var mı?
Onlarca dile getirdik,
İşsizlik ne durumda?
Esnaf ne durumda?
Başbakan Erdoğan’ın Gümüşhane çok çok seviyor şehir merkezinden görmesi gerekir.
Hadi ondan da vazgeçtik, çünkü gelmiyor.
Şu verilen sözler,
Bakanın göndereceği ekip,.
Demiryolu, Süleymaniye patinaj misali ortada duruyor.
Bi şey daha Başbakana gelene kadar belediye başkanından valisine, bakanına kadar Trabzon öyle prestijli sesleri o ziyarette duydu ki,
Gümüşhane yanında gölge şehir gibi durdu.
Şimdi Başbakanı Gümüşhane’ye kim getirecek?
Nasıl getirecek?
Bu sorunlar nasıl çözülecek?
Hepsi cevap bekleyen sorular.
Kuşburnu ölmüş, dayanmışız pestilin kömenin gözüne.
Cebinde üç beş kuruşu olan gurbetçi alır mı almaz mı? ona bakalım.
Nasıl olsa göreceksiniz birbiri ardında şatafatlı sözler yine şehrin üstünü örtmeyecek mi?