Gözümüzü menfaat bürümüş
Hiçbir şey umurumuzda değil,
Atılan zafer naraları o biçim.
Sokak sanki kendini kaybetmiş,
Ortalık toz duman.
Şımarıklık dumanı şehrin üstünü kaplıyor gibi,
Sanki hiçbir derdimiz yok, kırk gün kırk gece düğün yapıyoruz.
Gördüklerime inanamıyorum,
Bu ne hal,
Bu ne vurdumduymazlık.
Gümüşhane sanki ilk kez bakan görüyor gibi,
Doluzdizgin, sıra sıra, boy boy..
Nereye gidiyoruz diye soran yok?
Nereye bu gidişatın sonu diye hiç umursayan da,
İddia ediyorum yığınla sorunu olan Gümüşhane’nin önü şatafat yorganıyla örtülmüş sanki,
Bir nuh tufanı bekliyor gibi.
Allah korusun
Hep söylüyoruz ya,
Öbür Gümüşhane’de var,
Öbür Gümüşhane’de yaşayan insanlar da,
Onların derdi, sıkıntısı, geleceğe dönük beklentileri,
Lakin şehirden karnaval sesleri yükseliyor,
Şaşırıyorum doğrusu,
İşin sonunda yada ucunda ne kazandık diye?
Kimse kimseyi dinlemeden,
Her şeyi tozpembe göstermek adına yarışıyor.
Şehir sanki bir akıl tutulması yaşıyor,
Menfaat, beklenti, ucuza kapatma gibi şehir başka hesapları yapıyor.
Ne oldu bize?
Ne oldu Gümüşhane’ye?
Hiç soran var mı?
Bu şehrin derdiyle dertlenen,
Kendisi için değil de Gümüşhane’yi dert edinen!
Fotoğraflar, yazılanlar, çizilenler, söylenenler,
Belli değil mi?
Gerçek sokağın sesi inanın bu değil.
Yazmaktan bıktık ama Gümüşhane’yi yönetenler duymamakta kararlı gibi.
Gidişat iyi değil, hayra değil..
Gümüşhane bu değil!