Gümüşhane’yim ben, hatırladınız mı?
Pestil, köme, yayla, turizm şehri.
Hani Allah, vatan ve millet sevgisinin anayurdu, atayurdu, evliyalar diyarı.
Hani Cumhuriyetin ilk Maliye Bakanının kimliğini taşıyan şehir.
Hani mikro milliyetçilik yapmıyoruz diye birbirimizi kandırdığımız topraklar.
Dili dile gelince azarladığınız!
Hani sahipsizlik denince her keresinde öyle değil diyerek unutulan şehir.
Ben Gümüşhane’yim tanıdınız mı?
Bu gün artık yeter deme günüm, yine susturmak isteyecekler beni.
Kürtün’ü, Torul’u, Şiran’ı Kelkit’i, Köse’yi,
Dillendirmek istiyorum ben,
Biliyorum ben ne zaman parmak kaldırsam,
Gümüşhane var ya Gümüşhane diyecekler,
Sayın, sayın diye isimlerinin önüne koyulan birileri,
Gümüşhane olmasaydı diyecekler, halimiz nice olurdu,
Bu şehir ne evlatlar doğurdu,
Sütten çıkmış ak kaşık,
Bal küpü, kaymak, şeker,
Sıralayacaklar…
Bu şehre herkes çok şey borçlu,
Methiyeler dizecekler bana sabahlara kadar,
Ama ne yazık ki, kendileri de inanmıyorlar söylediklerine.
Ve onlar konuşurken ben boğulacağım gözyaşlarıyla,
Çünkü hepsinin doğru olmadığını bileceğim,
Yıllardır söylenenler gibi,
Aynı nakarat, aynı kalıpta taşlar.
Kimse bahsetmeyecek yoksulluğumdan, yoksunluğumdan,
Göçten, işsizlikten, çaresizlikten,
Şehrin üstünde duran kara bulutlardan,
Kimse bahsetmeyecek fakirimden, fukaramdan,
Kimse anlatmayacak dertlerimi, sıkıntılarımı,
Kimse dile getirmeyecek yalnızlığımı,
Hiç biri bahsetmeyecek benim çukurlarla dolu caddelerimi,
Hiç biri anlatmayacak çamurlarla dolu sokaklarımı,
Hiç kimse bahsetmeyecek tek kuruş geliri olmayan binlerce aileden,
Anlatmayacaklar işsiz, güçsüz, sokaklara düşmüş gençlerimi,
Ve üstelik hiç sıkılmayacaklar beni düşürdükleri bu halden,
Hatta umursamayacak beni, konuşacak ve çekip gidecekler,
İsim önemli değil, biliyorlar zaten..
Diğer Yazıları
Çok Okunanlar