Her 10 Kasım gelir, yüreğimize çarpar.
O gün yüce dağlar eğilir, güneş ısıtmaz bizi.
Her 10 Kasım gelir, acılarımız beşe katlanır.
Yanmış, yıkılmış yok olmuş bir imparatorluğun kurucusu artık aramızda değildir.
Bıraktığı devrimler bir rehberdir aslında
Her 10 Kasım’a ışık,
Cumhuriyetin bahçesine bir gül.
Onun içindir ki, her 10 Kasım geldiğinde yüreğimiz bir defa daha hüzünle çarpar,
Kelimeler boğazımıza düğümlenir,
Ankara’da atar bir milletin nabzı, özlemi…
Saatleri geri almak imkânı olsa,
10 Kasım’da durdururuz yelkovanı akrebi,
Sarı saçlımızı, mavi gözlümüzü bir daha görmek için uzanırız her an yanıbaşına,
Kaybolup gitmesin isteriz gölgesi,
10 Kasım’da ellerini tutmak gelir içimizden.
Rüzgâr o gün çok hızlı esmesin isteriz.
Yağmur yağmasın..
Bir millet atasına 77 yıl öncesi gibi ağlar biliriz,
Atatürk’ü birkaç cümleyle anlatmak, bir dünya liderine bir kaç sözcükle dokunmak;
Yeter mi?
Her 10 Kasım bize anlatır kendini,
Atatürk’ü getirir.
Gözümüz yaşlı biz Atatürk’e koşarız.