Geçenlerde tanınmış bir tv habercisinin bültende geçtiği habere takıldı gözüm…
Antalya’da üreticiler kilosu …kuruştan satılmayan domatesi yola döküyordu!
Tabi sen o sırada bi başka kanalda ‘3. Köprüyü yaptık! diye gözün görmediği için haber de güme gitti.
Olsundu;
Önemli olan AYM’nin verdiği kararı tanımak ya da tanımamaktı değil mi?
İşte hukuk burada,
Diyesiniz geliyor ama lakin kazın ayağı öyle değil…
Etin kg’ı Gıda Tarım Bakanının hala yığacağı bilmem kaç ton ete rağmen 50 TL’den kapıya dayanıverdi.
Kulakları çınlasın,
Geçenlerde ismini vermeyeceğim bir önemli yetkili ile konuşurken iş Gümüşhane’deki et ve süt, hayvancılık, tarım meselesine geldi muhabbet.
‘Çalışmıyoruz, yan gelip yatıyorlar!’ deyince,
Tarım ve hayvancılık yan gelip yatma yeri değildir diyeceğim şimdi,
Birileri yine fena halde kızacak..
Antalya’da domatesini yola döken,
İstanbul’da kilosunu 3 ila 5 TL’den ödeme yapıp sofrasına getiren yurttaşına,
Raftaki süt tozu, ekmekle bulandırılmış eti, içinden ne çıktığı belli olmayan mamulüne kadar düşündüm de,
Sahi kendi kendine yeten hatta çevresindekileri de doyurabilen güzel ülkem Türkiye’ye ne oldu? dedim içimden.
Tabi bizim kafamız bunları dürtmeye yetmediğinden,
İş dönüp dolaşıp
Uruguay’dan ithal Angus ve Hereford’a dayandı mesele.
Tarım öldü,
Sanayi öldü,
İş kolu zaten öldü,
Fabrikalar kapandı,
Orta direk yok,
Esnafı gören yok,
Çarşı Pazar rafa kalktı
Sen tut bu memlekette hala çağdaşlıktan, kalkınmışlıktan, güçlü devletten sözet..
Kalkınmışlık dediğin tek dişi kalmış bir canavara dönüştü, haberimiz yok!
Toplumun refah payı mı?
Haydi doğru Nimet Abla’ya!
Diğer Yazıları
Çok Okunanlar