Nereden başlamak gerekir, bilemiyorum.
Ama bildiğim bir şey var: “Birlik, beraberlik, kardeşlik” gibi kelimeler artık birer pazarlama sloganına dönüşmüş durumda.
Bir zamanlar yürekten gelen, içten hissedilen bu duygular, bugün dernek tabelalarının ardında, kürsü konuşmalarında, sosyal medya paylaşımlarında süs olarak kullanılıyor.
Bir dönem, dernek denildi mi; dayanışma, fedakârlık, vefa akla gelirdi.
Bugünse o duygular yerini gösterişe, hırsa ve kişisel hesaplara bıraktı.
1980 askeri darbesinin ardından yeniden açılan dernekler, şehir insanının yeniden kucaklaşmasını, gönül köprülerinin kurulmasını sağlamıştı.
O zamanlar kimse koltuk sevdasında değildi;
masa, sandalye, pencere, çatal bıçak sesinden başka hiçbir şey duyulmazdı dernek odalarından.
Ne güzel günlerdi o günler…
Birlik beraberlik nutuklarıyla başlayan o güzelim dönem, zamanla yerini sessiz bir kopuşa bıraktı.
Bayramda, cenazede, düğünde, taziyede bir araya gelen insanlar şimdi bir masa etrafında toplanamıyor.
Dernekçilik bir zamanlar köyün, mahallenin, ilin sesi olurdu; şimdi ise sessizliğin ta kendisi.
Küçük olsun ama “benim olsun” anlayışı, hemşeri ruhunu boğdu.
Birliktelik, paylaşma, dayanışma kavramları dernek tabelalarının ardında unutulup gitti.
Bugün, 2025 yılının sonuna yaklaşırken geriye dönüp baktığımızda görüyoruz ki;
dernekçilik bir heves olmaktan öteye gidemedi.
Taş üstüne taş koyanlar, bugün yıkılan duvarların önünde seyirci kalıyor.
“Ya hep beraber ya hiçbirimiz” anlayışı, yerini bireysel hırs ve siyasetin gölgesine bıraktı.
Dernekçilik artık sıçrama tahtası oldu; gönül işi olmaktan çıktı.
Ne yardımlaşma kaldı,
ne kültür,
ne sosyal dayanışma...
Sadece eski günlerin anıları, nostaljik sohbetlerde dolaşan birkaç cümle kaldı elimizde.
Çark dönüyor ama dişliler kırık.
Gelen giden var, ama heves yok.
Bir şeyler yapılmaya çalışılıyor elbette ama eskisi gibi değil;
çünkü o içtenlik, o heyecan, o “birlikte olma” arzusu kalmadı.
Bugün “Kimin derneği bu?” diye soranlar haksız mı?
Kim için, ne için var bu dernekler?
Birlik mi, yoksa birilerinin sahnesi mi?
Bir zamanlar “bir araya gelmenin” adı olan dernekçilik, şimdi ne yazık ki “ayrışmanın” simgesi haline geldi.
Oysa ne güzel başlamıştı her şey...
Kardeşlik, birlik, dirlik…
Hepsi aynı sofrada, aynı niyetle vardı.
Bugün geriye sadece bir soru kaldı:
“Bize ne oldu?”


ŞİMDİLERDE İSE BEN VARSAM DERNEK VAR OLSUN DİYEN BAŞKANLAR VE YÖNETİM KURULU ÜYELERİ BEN YOKSAM DERNEK TE YOK OLSUN DÜŞÜNCESİNDE OLAN DERNEK YÖNETİCİLERİ VAR.
VE BUNLAR GİBİ NİCE ÖRNEKLERİNİ VERECEĞİMİZ OLUMSUZLUKLAR DERNEKLERİ VE DERNEKÇİLİĞİ BU SEVİYELERE KADAR İNDİRDİ DİYEBİLİRİZ.
TEMENNİMİZ İNŞALLAH TOPARLANIR YÖNÜNDE AMA SANIRIM İLK ÖNCE İNSANLARIN NEFİSLERİNİ TOPARLAMASI GEREKİYOR. SAĞLICAKLA KALIN.
Saygılarımla
Mali Müşavir Kerim SOLMAZ