Konuşmaya her zamankinden çok ihtiyacımız var.

Hayatın şüphe götürmez yalın bir gerçeği de bu.

Savrulduğumuz yol o kadar uzun, o kadar zorlu ki

Kimileri baş aşağıya doğru giderken kimileri zirveye tırmanıyor bu hayatta.



*





Üstüne üstelik üstüne titrediğimiz bir şeyler olmalı,

Bir şeyler kalmalı bir yerlerde.

Gökten inen yağmur damlaları misali,

Bereket vermeli.



**





Bir Gül’ü incitmeyecek kadar narin, dikenine katlanırcasına kadar,

Hepimize düşen asli görevdir topladığımızda hepsi. 

Adı, dinlemektir.



*





Yolculuk, bu yaşamın içindedir

Çiçekli yollardan yürümekte var, 

Çamurlu yollara bulanmakta.

Güllerin dikeni de bir lacivert kadar cabası.



*





Bazen durakların sayısı artar bazen inenleri sen bile sayamazsın bile.

Kaldırımlar, caddeler, sokaklar hüznüne şahittir;

Kalbinin derinliklerinde gelen sese şahittir küt küt diye atarken.



***





Haklısınız,

Bazen kendinizi frenleyemiyor da olabilirsiniz…

Bir bavul misali açılır kapanır çift karakterli insanların ortasında savrulmakta var bu mücadele de,

Kavanoz içinde kalmış tüm kötülükleri iyilik tenceresinde pişirmek gibi bir de alışkanlıklarımız olmalı.

Yabancılar hancı misali gelip de geçecektir umarsızca.



*





Hiçbir zaman unutmayınız ve  biliniz ki bu satırlarla kafa yorarken sizler çok istenilen mutluluğun anahtarı da elinizdedir hiç kuşkusuz.

Satırları koyun üst üste anlayacaksınız.



*





Şimdi söyleyeceklerimize kulak veriniz.



-

Zorlu bir yarışa hazırlanıyorsanız örneğin,

Güzeli gösteriyorlarsa size,

Karanlığı yırtarak parçalamak istiyorsa içinizdeki ses

Ve yeniden yeni baştan yepyeni bir şeyler yazmak istiyorsa vicdanınız,



Yol arkadaşınız,

Sırtınızdaki kişilik dolu erzağınız,

Ellerinizdeki atomdan daha güçlü sevginiz,

Kollarınızın arasındaki kimliğiniz ve karakteriniz,

Kısaca sizi siz yapan her şeydir toplayıp götürdükleriniz.



*



Mutluluk oyununun anahtarı da bu değil mi zaten?