Televizyonların hayatımızdaki yeri ve etkisi tartışılmaz bir gerçek. Ancak son yıllarda televizyon programlarında yaşanan skandal rezaletler, Türk aile örf ve adetlerine ters düşen içeriklerle dolup taşıyor. 

*

Seda Şayan, Esra Erol gibi benzer programlarda yaşananlar, toplumun değerlerine saygısızlık teşkil ediyor. Peki, bu rezaletlerin yaşandığı programlara denetim mekanizması olan RTÜK ne yapıyor? 

*

Gözlemlediğimiz kadarıyla sessizlik hakim. Bu sessizlik ise toplumda ciddi bir hayal kırıklığı yaratıyor. RTÜK'ün, bu tür içerikler karşısında neden etkin bir denetim yapmadığı, vatandaşlar tarafından sorgulanıyor.

Türk aile yapısına ve kültürüne uygun olmayan programlarda, ahlaki değerlerin hiçe sayıldığına tanık oluyoruz. 

*

Bu durumun toplumsal değerlerimizi sarsıcı olduğu aşikâr. RTÜK'ün bu duruma sessiz kalması, denetim mekanizmasının zayıflığına işaret ediyor olabilir. Programların içeriklerinden ziyade, bu içerikleri onaylayan, denetleyen mercilerin de sorgulanması gerekiyor. Kimin elinin kimin cebinde olduğu, bu denetimlerin neden yetersiz olduğu ve ne gibi değişikliklerin yapılması gerektiği üzerine ciddi bir muhakeme yapılmalıdır.

*

Toplumun değerlerine saygı gösteren, ahlaki sınırlar içinde yayın yapan programların desteklenmesi ve özendirilmesi, RTÜK'ün asli görevi olmalıdır. 



*

Ancak bu bağlamda yapılacak değişikliklerle birlikte, toplumsal değerlerimizi yücelten, toplumu bilinçlendiren programların artması sağlanmalıdır.