Tv’ye çıkartıldığında;
Sonradan saldırıya uğrayacak sakallı gazeteci çaldırmıştı saz’ı.
Ekranları başındakiler,
‘Ayyy! Ne şirin çocuk!’ diye el çırptılar.
Ve hatta muştuladılar, haksızlık edildi diye.
Öyle güzel söylüyordu ki,
Tiyatro yapmadığını sandılar.
Sazın teline vurdukça gözyaşları döküldü,
Dökülen diğer binlerce gözyaşı kimsenin umurunda değildi sanki.
Oysa kazın ayağı öyle değildi.
Bir şeyler sonradan ortaya çıkacaktı,
Takke düşecek kel görünecekti.
Eski defterler, 1 Kasım’dan sonra açıldı.
1 Kasım demişken saz’ı çalan birden ortadan kayboldu
Kalp rahatsızlığı, ABD gezisi derken,
Baktık
Diyarbakır’da birden sazını kenara bırakıp, abuk subuk bir şeylerden söz etti.
Şapkayı önümüze alıp düşünmenin zamanı geldiğini söyletiyordu bize,
Belli ki emir büyük yerdendi,
Özerklikti, öz yönetim, Dolmabahçe’den sonra bir ondört madde daha,
Bu kez sazın telini kopardı…
Sapını havaya kaldırıp sanki başımıza başımıza vurmaya başladı.
Daha anlatayım mı?
Anlayana sivri sinek saz’dı
Anlamayana ….
Diğer Yazıları
Çok Okunanlar