Sevgili,
Küçükken yolunda düşe kalka büyüdüğüm Gümüşhane’yi özlüyorum.
Elma bahçelerini özlüyorum bu garip şehrin.
Beton binaların esir aldığı toprağa bakıyorum şimdi…



*

Güler yüzlü insanları vardı bir dönem,
O günlerde hiçbir zaman umutlarını kaybetmemişlerdi.
Toprağa çağırır, dinler, yüzünü masmavi gökyüzüne çevirirdi.
Sevda türküleri çığırırdı dağlarında çobanlar..





*
Sevgili,
Gümüşhane’ye her gittiğimde umutsuzlaşan insanları görüyor gibi oluyorum,
Yalnızlık eşlik ediyor sokaklarında,
Bacadan yükselen dumanı bile bir garip olmuş şehrin,
Sokaktan sökülmüş taş misali bir kenara fırlatılmış hissediyor kendini insan.







*
Sevgili,
Nasıl oldu da biz bu hale geldik diye düşünüyorum,
Gümüşhane’yi küstüren nedenleri topluyorum tek tek,
Umutsuzluğu denklemini kuruyorum süresiz,
Bir elma kokusunda arıyorum Gümüşhane’yi..
Harşiti alıyorum karşıma,
Kuşakkaya’yı dinliyorum yalnız,
Kahır gözyaşlarının süzüldüğünü görüyorum tepelerden..





*

Sevgili,
Bitmek bilmeyen kavgaların adreslerine gidiyorum umarsızca,
Her kapının suratıma kapandığını görüyorum,
Elim sıcak bir el yerine soğuk bir taşa değiyor,
Mavisi gitmiş gökyüzünde arıyorum Gümüşhane’yi,
Ben garip şarkıları söylemeye devam ediyorum.



*

Sevgili,
Bilmem bir daha dönmek istermiyim bu şehre,
Bu şehirde bir daha kalmak istermiyim..
Bıraktığım hayalleri, güzellikleri, aşkları, sevdaları çalmışlar gördüm,
Gördüğüm  nankörlük vefasızlığın omuzunda ..



*

Sevgili,
Karanlıktan korktuğumdan değil, bu şehri kaybettiğimden korkuyorum,
Çaldığım ıslık ondan,
Tekme atacağım çakıl taşı bile kalmamış caddesinde şehrimin,
Pazarı garip, çarşısı endişeli, gözler puslu, hüzünlü..



*

Sevgili,
Kim, hangi el? hangi düşünce tutmuş bu şehrin yakasından diye düşünüyorum,
Kokusu geliyor sahte gülücüklerin,
Timsah gözyaşlarıyla dolmuş şehrin her bir köşesi.