Tamam;

O bildiriyi; CHP Genel Başkanı’na destek için okudunuz.

Grubun başında İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu vardı.

İstanbul’a nasıl geldiği tartışılan Kaftancıoğlu 24 Haziran’da sergileyemediği performansını sıra kurultay istemeye geldiğinde artırdı.

O kadar hızlı ve çabuk ki, kimine göre 55 kimine göre 59 il başkanını şak! diye Ankara’da toplayıverdi.

Dedi ki;

‘Tarafımızı değil tavrımızı ortaya koyduk’

Sık sık soruyorum meclisteki vekilleri de kapsıyor,

CHP; bugün başarılı mı?

Örneğin Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile kaç seçim kazandı?

En basit deyimle,

En küçücük başarı göstergesi olarak iktidar ortağı olabildi mi?

Sayın genel başkan her konuşmasında ‘demokrasi, özgürlük şeffaflıktan’ söz ediyor ancak sıra kurultaya geldi mi?

‘Birileri koltuk derdinde’ diyebilecek kadar enteresan cümleleri ortaya döküveriyor.

Neymiş,

CHP, yerel seçime bir bütün halinde girmeliymiş.

Ülke yönetiminin DNA’sı değiştirilmiş;

Adeta bir kişinin dudakları arasından dökülen sözcükle yönetilir hale geldiği 24 Haziran’ın ardından CHP’den çıkan bu tepki gerçekten trajikomiktir, onun ötesinde vahimdir.

Kendilerinin de bildiği halde bu anlayış, cılız politika, halktan kopuk siyaset, yetersiz siyasetçilerle dolu CHP’nin 2019 yerel seçiminde başarılı olamayacağı ‘amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok’! sözü kadar apaçıktır.

CHP, şüphesiz halktan kopuktur

CHP, hiç şüpheniz olmasın bu haliyle yüzde yirmi ikinin de altında kalacaktır.

Tepki büyüktür.

CHP’li tüm kesim bu gerçeği bildiği halde sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve taraftarları bu sancıyı görememektedir.

Kapı kırılmış ve kilit tutmuyorsa yeni anahtardan söz etmek gerçeklere aykırıdır.

Deniz Baykal’ın malum süreçten sonra ayrılması ve CHP’yi grupbaşkanvekili iken gösterdiği performansla partiyi ileriye taşıyacağı öngörülen Kemal bey maalesef bu saatten sonra partiye yarar sağlayamamaktadır.

Dolayısıyla, ister il başkanlarının desteğini alsın, ister vekiller ‘kurultaya gerek yok!’ desin;

Mevcut yönetimin daha fazla dayanamayacağı ve bir değişimin kaçınılmaz olduğunu kendileri de bilmektedir.

Mesele ne Muharrem İnce, ne de bir başka ismin CHP’nin başına gelmesi de değildir.

Ülke bir uçuruma doğru kayarken son kalenin de çökmemesidir.

CHP, son kaledir.

Kâhin olmaya ise gerek yoktur.