Eğitim şart! diye dillere pelesenk olmuş sözcük dönüp dolaşıp adam olmakla başlıyor.

*

Bazen nereden nasıl çıkageldiklerini bilmediklerimiz hep bu sözcükle bir hesap savaş içindedirler.

*

Hatta kendini bilmezler bir garip haliyetiruhuye içerisine girip küçümseme yarışına girerler.

*

Bizim yetişmiş insan dediğimiz değerlerin hep birer hikâyeleri vardır.

*

Örneğin yüz akımız Kemalist bilimadamı Prof. Aziz Sancar geçmişini unutmayıp Mardin’in bir köyünden gelerek Türk’ün adını dünyaya duyurmuştur.

*

Prof. Mehmet Öz, Prof. Haberal hocalar keza öyle. Bilim dünyasının en önemli isimleridir.

*

Belki ne şekilde bir çocukluk yaşadıklarını bilmiyoruz, belki ne zorluklar çektiklerini de.

*

Bazen kendisini insan zanneden bazı yaratıklar öylesine garipleşiyor ve çirkinleşiyor ki belki geleceğin Aziz Sancar’larını, Haberal’larını yok etmek adına ellerinden geleni ardına koymuyorlar.

*

Onları utanç içerisinde izliyoruz, insanlık tarihini yüzkarası olarak addediyoruz.

*

Ne o? bakıyoruz bizim pırlantalarımız, karga tulumba kapıların önüne konuluyor paldır küldür.

*

Ne demektir bu; bu nasıl bir aymazlıktır, sanki içerisinde yaşayan insan değilmiş gibi yapılan muameleler..

*

Unutmayınız!

O çocuklar geleceğin eczacısı, mühendisi, doktoru, bilimadamı, öğretmeni, bilgisayar programcısıdır.

*

Bu nasıl bir muameledir, hepsini sahipsiz mi sandınız?

*

Yine söylüyoruz bu nasıl bir inanç dizinidir ki, afedersiniz kullanılmış mendil gibi kullanılıp atılmak gibi bir şey yapılmıştır.

*

İnanç sadece el açıp dua etmekle mi bitiyor bu kutsal eylem,

*

Çekiştire çekiştire bir yerlere fırlatmaya çalıştığınız değerlerin vebali sizlerin günahını örtmeye yeter mi?

*





Yapılan insan dışı muameleleri gördükçe bu ülkede yaşamıyorlar sandık meğer listenin ilk başındalarmış!

*

Bu vicdanları karartan, söylenecek söz bırakmayan hal ve hareketlerden sonra diyebileceğimiz tek şey;

*

Şu bizim ahır meselesini tekrar yeniden gözden geçirmemiz gereken içgüdümüzdür.

*

Biz insanlığa hizmet eden, insanoğlu ile özdeş canlının barındığı yerlerin bir izahatıdır diye düşünüyorduk ancak geliniz görünüz ki, zihinler bulanık, gönüller kapkara, akıl paslı bir hücreyle örtüldüğü için meseleyi çözmek adına kitabın ortasından konuşmanın vakti geldi de geçiyor bile.