‘Yapın’ deyince kimse çıt çıkarmıyor,
Şehrin göbeğinde kaktüs misali beliriyor,
Katlar…
Sonra bir iki derken,
Canım İstanbul mahvoluyor.
Önce kimsenin sesi duyulmuyor,
İşler tıkırında yürüyor,
Silüet gitti, önemli değil.
Bir iki tıkırtı oldu mu?
Bakılıyor ki toprak üstüne kayacak;
‘Hadi’ diyenler beliriyor!
‘Traşla dedim’
Peki yapılırken neredeydin?
Tık yok.
O zaman kimsecikler yoktu
Silüet dahi görünmüyor du
Ki,
İstanbul kirlenene kadar örümcek ağı gibi
Örülecekti,
Bina mı dersin, rezidans mı,
Kat mı, ev mi, malikane mi,
Hepsi mahvedip gidecekti İstanbul’u.
Biliyorsunuz sevgili okurlar,
Yabancılara mülk satışı yasaktı,
Yasaya göre çıkarttılar
İstanbul deprem bölgesi ve uzmanlar bas bas bağırıyor dikkat diye,
Ama biz hala işin traş kısmındayız.
Çünkü yer değil bizi üstü ilgilendiriyor.
Yapan eden, yaptıran ettirenin umurunda değil,
Herkes kafa buluyor,
Bizimle traş geçiyorlar..
Şu bir de ecdadımıza diye başlayan muhabbetler yok mu?
Ama hepsi yerden kalsa yüze tükürür.
Gerisi mi,
Traş işte!
Silüeti bile yok..