Nasıl da akıp geçiyor zaman!
Bir albümde akıyor gözyaşı laleler soluk, güneş ısıtmıyor.
Yaşlı beden kaldırmıyor artık vefasızlıkları.
Bir baston ucuna dayanan ömür, kayıpların ardından ağlayan vicdan ve geride bırakılan yapamadıklarınız.
*
Bundan sonra söz vermişsinizdir bir daha karışmamaya, acılar çekilmiştir sanki dalyanlardan ağlar çekilmiş gibi,
Şair olmuşsunuzdur, şairin dilindeki şiire ortak olmuş gibi ve artık bir kıyı kasabasında nihayetlendirmek istiyorsunuzdur ömrü.
*
Burası neresi? Diye başlayan hikâyenin sonunda sevinçte var hüzünde; dünya dönüyor bak, senden kalanlar gitti, senden alınanların geri verilmesini bekleyeceksin şimdi.
*
Dünyanın çarkına çomak sokmak var, hep böyle durmadan dönecek değil ya, hızla dönecek derken dünya, sadece sana vuran güneşi görüyorsun, lale bahçeleri gibi bağbozumu gibi alışkanlıklarınız bir gün öyle bir gün böyle durmadan değişkenlik gösteriyor.
*
Acılan yaralar kapanır dün öyleydi değişmedi, yazgı ve gerçekten öylesine bir dünyada devam ediyoruz ki ne zaman nerede nasıl olacağına dair bir fikrimiz de yok karmaşık duyguları sarmaşık gibi sarmış yakamızı ama yine de yaşama dair bildiklerimiz var,
*
Vereceğimiz kavga var kavgadan dönmek yok, savaş bir şekilde yürüyecektir o savaşın içerisinden gelen aşk karşılayacaktır seni sonsuza doğru akıp giden bir sevinç gibi.