Usulca sokuldu..

Sözler yastığında mışıl mışıl uyuyan çocuk gibi şimdi.

Yanı başımda kıvrıldı, göz kapakları ağırlaşmış gibi bir kapandı, bir açıldı…

*

Bu neye alametti?

Bir şeyler mi anlatmak istemişti yeniden, içinden.

Oysa ay çoktan doğmuştu karanlığın üzerine

Nelerin üzerini kapatacaktı ki ışığı..!

*

Sürekli sürekli benzer sözcüklerin tekrar edilmesinde bir yarar var mı sizce?

Nedir hedef öyleyse; Kaf Dağı mı?

Yıldızlar mı?

Yoksa yarım kalmış sözleri tamamlamak mı?

*

Bunca senedir bir uğraş veriyoruz kendi cephemizde,

Niye?

Daha özgür, daha refah, daha modern, daha uygar, daha güçlü, daha bilinçli ve hepsinden ötesi daha fazla kucaklamak için insanlığı..

Canhıraş mücadeledir bu çırpınışın adı.

*





Önce sözcüklerden başladım,
Sözcükleri düzelttikten sonra güzel bir örtü serer gibi yere, üzerine atacağım düşüncelerimi topladım tek, tek.
*
Kırgınlık olmasın, pas tutmasın yürekler diye.
Netice üstadım bu yaşlı dünyanın da bir sonu var,
İstediği kadar hızlı, istediği kadar yavaş dönsün bir sonu var..
*
İnsanlık dediğimiz kavram da böyle bir şey işte,
İstediği kadar hızlı, istediği kadar yavaş gelsin gideceği yer bellidir.
Yarım kalmış sözcüklerde sıkışmıştır kala kala.
*
Biz Gidenleri Tek Tek İşaretleriz,
Biz Arkadan Gülenleri De Biliriz,
Biz ne zaman dara düşsek bir elin parmakları kadar da olsa el uzatanları da tanırız..
Dört yapraklı yonca gibi getirdiği uğura sarılırız masmavi gökyüzünün altında
Nedendir bilinmez bu saatten sonra kaybedilecek bir şey de kalmadı hani
Denir ya inceldiği yerden kopsun.





*
İşte bu koşturmacanın da canına tak dediği bir yer olacaktır elbet..
Sadece o gün geldiğince diller keskinleşecek, kalpler biraz daha kırılacak..
Ama öyle olmasın be mirim?
Ne gerek var.





*
Uzun ince bir han burası
Bir kapıdan girip, diğer kapıdan çıkış var
Ders almayan akıl var akıl
Dahası ne olsun.