1. Dünya savaşı sona erdiğinde 15 cephede birden savaşan Osmanlı İmparatorluğu, Sarıkamış hariç bu cephelerin çoğunda ve özellikle Çanakkale’de Dünyanın hakim güçleri olan yedi düvelin belini kırmıştı.
Müttefiklerimiz yenildi. Tarih 30 Ekim 1918’i gösterirken binlerce yılın Dünya Türk hakimiyeti ve Osmanlı hakimiyeti de artık sona eriyordu.
Ülke işgal edildi. Aklı başında, vatanını seven, cephede düşmana soluk aldırmayan komutanlar, subaylar, yöneticiler ve memurlar işgal kuvvetleri ve işbirlikçileri tarafından birer birer tevkif edildiler.
Acz içine düşürülen Padişah, Damat Ferit hükümeti ve Nemrut Mustafa Paşa divanı harbisi idam kararlarını imzaya başladılar.
145 Türk devlet adamı, asker, idareci ve aydın 1919 mart ayından itibaren ve 1920 yılı içinde tutuklanarak Malta’ya sürgün edildiler. Savaş suçlusu muamelesi görürken, bir yandan de Ermeni tehciri ve Ermenilere eziyet ten sorumlu tutularak yargılandılar. Özellikle de Ermeni konusunda hiçbir delil ve suçlu bulunmadı. Tutuklananların tümü 1922 yılında serbest bırakıldı.
Fakat İstanbul’da, kin ve intikam dolu ermeniler, suçlu olarak, bula bula sonunda Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Beyi, Urfa Mutasarrıfı Mehmet Nusret Beyi ve Diyarbakır Valisi Dr. Mehmet Reşit Beyi buldular ve idama mahkum ettirdiler. Kemal Bey, 10 Nisan 1919 akşamı alaca karanlığında Beyazıt Meydanı’na getirildi. Vatanına aşkla ve şevkle hizmet etmiş günahsız bir devlet memuru, devletinin hainlerince yargılandı ve Ermeni’lerin sevinç çığlıkları arasında idam edildi. Kemal Bey son sözleri olarak; “Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun böyle adalet. Üç çocuğumu milletime emanet ediyorum. Allah vatanıma ve milletime zeval vermesin.“ oldu.
Kemal Bey, Atatürk’ün önerisiyle 14 Ekim 1922’de TBMM özel kanunu ile milli şehit ilan edildi.
1800’lü yılların başından günümüze, Rus, İngiliz ve Fransız’la birleşen Ermeniler, çeteler ve silahlı güçler halinde sürekli ekmeğini yediği Türk’ü sırtından hançerlediler. Kendileri askerlik yapmadıkları için, erkeği askerde olan Anadolu Türk’ünü ve Kürt’ünü katlettiler, binlercesini ahırlara, samanlıklara doldurup yaktılar. Bakü’den Erzurum’a, Van’dan Kahraman Maraş’a 2 milyon insanımızı yok ettiler. Azerbaycan’da Türk’e 1905, 1907, 1908, 1992 yıllarında soykırım uyguladılar. 1915 birinci Dünya savaşı günlerinde yalnız Van eyalet ve çevresinde 180 000’e yakın Müslüman Türk ve Kürt halkına gerçek soykırım uyguladılar. 31 Mart 1918 günü yalnız Bakü’de 17 000 insanı şehit ettiler. Akdamar adasına götürdükleri yüzlerce masum kızımız namusları uğruna bu canilerin elinde canlarına kıydılar. Yalnız 1. Dünya savaşı günlerinde ismen kayıtlı 521 000 insanımızın canını aldılar.
1905 yılında İstanbul’un göbeğinde Padişah Abdülhamit’e suikast düzenlediler. Osmanlı bankasını işgal ettiler. 1903 yılında Maraş Zeytun’da camiden çıkan Müslüman halkın tamamını katlettiler. Yardıma gelen ordu birliklerini tuzağa düşürerek gafil avladılar. Bu olay o günün Paris gazetesi Le PetitJurnal’da resimleri ile yayınlandı.
ERMENİLERİN KATLETTİĞİ TÜRKLER
Amerikan Başkanı Reagan’in hukuk danışmanı Bruce Fein; ben Amerikan arşivlerinde Ermeni’lerin 2 milyon Türk’ü yok ettiğinin belgelerini gördüm diyor. Anadolu’da Ermeni’lere Devlet kurma sevdasında olan Amerikan komseri Orgeneral James GuthrieHarbord raporunda, “Ermeni’lerin Müslüman halka yaptıklarını gördükten sonra onlardan yana olamazdım”diyor.
Ermeni Patriği NarsesVarabedyan 1876 yılı vatandaşlık meclisi şurasında herşeylerini, dillerini, dinlerini, özgürce yaşam süreçlerini Türk’lere borçlu olduklarını belirtmiş, fakat Osmanlı devleti savaşta yenilince, 1778 de Rus himayesini isteyen de o olmuştur.
1915 Osmanlı Genelkurmay Başkan vekili Orgeneral Paul BronsartVonSchellendorf “Türk’lerin hiçbir zaman Ermeni’lere zulüm yapmadığını, fakat buna mukabil Ermeni’lerin soykırım girişiminde bulunduğunun sayısız delilleri olduğunu” rapor etmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yaşayan Ermeni nüfusu hiçbir zaman 1 200 000 kişiyi geçmemiştir. Lozan’da Osmanlı’nın Ermeni Paşası BogosNubar, “Savaş hastalık ve açlıkla 300 000 insan kaybettik” demesine rağmen, ölüleri zaman içinde mezarlarında çoğalarak 500 000, 1 000 000 ve 1 500 000’ a ulaşmıştır.
1923 Bükreş Taşnak kongresinde genişçe bir rapor sunan Ermenistan’ın ilk başbakanı YohannesKaçaznuni “Rus, İngiliz ve Fransızlar tarafından aldatıldık. Denizden denize devlet edinme hayaline kapıldık. Savaşı biz çıkardık. Tehcir usulüne uygundu. Bütün suç bizde. Başka suçlu aramayalım” demiyormu?
Ermeni’lerin, kendilerine Türk’ler tarafından yapıldığını ileri sürdükleri eziyetlerin tamamı yalandır. Hiçbir delilleri yoktur. Ermeni’lerin Türk düşmanlığı, Ermenistan dışında hayatta kalmalarının, asimile olmamalarının tek dayanağıdır. Ermeniler, Türk düşmanlığı ile daima Emperyalist emel sahiplerinin ekmeklerine yağ sürmüşlerdir. Diaspora Ermenileri Türkiye’de yaşayan Ermeni cemaatinin bir kısmını da azdırmaktadır. Öldürülen bir gazetecinin ama günü, anma gününden çıkmış 1915’ten 2015’e soykırım sürüyor edebiyatı ile düşmanlık ve kin törenlerine dönüşmüştür. Bu yürüyüş ve toplantılarda bir takım işbirlikçiler, sözde aydın geçinenler, profesör ünvanı almış hainler ve siyasiler de alkış tutmaktadırlar.
2005 yılında Kalifornia Los Angeles Üniversitesinde düzenlenen bir Türk düşmanlığı konferans afişinde Ermeni’ler Atatürk’ün ayakları dibine 2. Dünya savaşı günleri kamplarda ölen bir insanı monte edip, Atatürk’e de dil uzatarak, hainlikte geri kalmamışlardır. İşleri güçleri yalan ve dolandır.
Bu yıl 100. Ermeni yalan dolan yılıdır. 24 nisanda bazı üniversitelerimizde, Taksim meydanında, otellerde, Haydarpaşa garında sergiler, konferanslar, açık oturumlar düzenlemeyi planlamaktadırlar. Bu etkinliklerine Türkiye’de yaşayan bir takım işbirlikçilerini de ortak etmektedirler. Bu hainler demokrasi ve insan hakları adına Türkiye’de İstanbul’un göbeğinde ecdadımıza küfür ediyorlar, gerçek ırkçı, faşist, katil, soykırımcı emellerini tatmin ediyorlar. Sonra ellerini kollarını sallaya sallaya çekip gidiyorlar. Hatta Türkiye’nin birçok ilinde benzer konular için turneler düzenliyorlar. Bu ne biçim idaredir, ne biçim yönetimdir ki, bu hainlere müsaade ediliyor? Bunların hava alanlarından ülkemize girmeleri engellenmeli, geri çevrilmelidir. Avrupa parlemontosu üst üste Türkiye aleyhine uydurma soykırım konulu kararlar alıyor. Bu kararları Avrupa ülkelerine gönderiyor. Biz ne yapıyoruz, kuru gürültüye papuç bırakmayız diyoruz. Bunların yaptıklarının bir benzerini Erivan’da yapabilirmisiniz ? 20 yıl önceki Hocalı soykırımının kanı halen kurumamıştır.
SAHTEKARLARIN ATATÜRK AFİŞİ VE HOCALI SOYKIRIMI
Saygıdeğer yöneticilerimiz, lütfen bu hainlere ve işbirlikçilerine engel olunuz. Uydurma iddialarla bir buçuk milyon Ermeni’yi, beşyüzbin Rum’u, 4000 yıl önce yaşamış olup da bugün aramızda dolaşan yediyüzelli bin Asuri’yi katletmişiz. Bu iddialarda bulunanlar ile İsveç’te, İsviçre’de, Fransa’da ve Amerika’da bu iddialara alet olanlar, bir takım parlamenterler, bürokratlar, papazlar neden Türkiye’nin sınırlarından geri çevrilmezler?
Biz kardeşçe yaşamaktan yanayız. Bu belalar, Türkiye’nin kalkınmasını engellemek için başımıza sarılmaktadır. Ermeni’ler için hayat Türkiye ve Azerbaycan’dadır. Bu gerçeği görmek zorundadırlar. Ermenistan’da bugün bile Türk bayrakları yakılırken, İlkokul çocuklarına çiğnettirilirker, kardeşim ve ben Türk’e vuruyoruz diye şarkılar bestelenirken, Ermeni çocukları Türk düşmanı yetiştirilirken, Türkiye’de kaçak işçi olarak çalışan 70-80 000 kadar Ermeni hanım Türk çocuklarına dadılık etmektedir. Kazandıkları para ile de Ermenistan ekonomisine büyük destek olmaktadırlar. Bu gerçek de unutulmamalıdır.
Papa, Ermenilerin 24 nisan davetini reddetmiştir. Bu etkin siyasi çabaların sonucudur. 24 nisan aynı zamanda Çanakkale kara savaşlarının, cehennem savaşlarının ve Türk’ün kanla yazdığı en büyük destanların başlangıç tarihidir. Çanakkale savaşlarının 100. Yıl kutlamalarının bu tarihle başlatılması çok akıllıcadır. Bu destan, istiklal savaşımızın kahramanlarının yaratıldığı, 19 Mayısların destanıdır. Türk’ün destanlarını yazdıranların, bu vatan uğruna canlarını seve seve feda eden şehitlerimizin, Anadolu’da, Balkan’larda, Kafkas’larda, Orta Asya’da Arap çöllerinde Kerkük, Musul, Suriye ve Azerbaycanda verdiğimiz şehitlerimizin ve Kaymakam Kemal Beylerin ruhları şad olsun. İlahi mekanları Cennet Olsun.