70 yıl sonra stratejik sömürgenimiz Amerika’nın yeni bir aldatmacası, yeni bir oyunu ile mi karşı karşıyayız?
1950 ABD Projesi Petrol Ve Gaz Boru Hatları
Dünyanın pek çok bölgesinde Süveyş, Parama, Korint gibi kanallar mevcuttur. Bunlar uzağı yakın kılmak için yapılmıştır. 2015 yılında Süveyş kanalı yeni bir paralel kanal eklenerek genişletilmiş, gidişli gelişli ulaşımla günde yüz geminin geçişi sağlanmıştır. Mısır’a 9 milyar dolara çıkan bu kanalın yıllık geliri ise 13 milyar dolardır. Bugün Büyük Amerikan Projesi (BOP) ile Orta doğudaki Amerikan engellerine karşı Tel Aviv’den Kızıl Denize, Hazar denizinden de Basra körfezine yeni kanal yapımları projelendirilmektedir. Bunda da amaç; İsrail ve Rus petrogazının kısa ve emniyetli yollardan Çin ve Hindistan’a ulaşmasını sağlamaktır.
İstanbul boğazının genişliği 700 ile 4200 metre arasındadır. 29.9 km. uzunluğundadır. Bu genişliğe rağmen İstanbul boğazından geçen yüzlerce metre uzunluğundaki petrol tankerleri boğazın her iki yakası için büyük tehlikeler yaratmaktadır. Bu petrol Rusya’dan alınmaktadır. Bugün ise Rusya Mavi akım-1, Mavi akım-2, Güney akım, Kuzey akım gibi boru hatları ile Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan üzerinden enerji koridorları oluşturmuş ve Boğazın yükünü hafifletmiştir. Tehlikeyi azaltmış ve gelecekte de oluşturulacak yeni arterlerle yük ve tehlike tamamen ortadan kalkacaktır.
Planlanan Kanal İstanbul’un (Türkçesi: İstanbul kanalı) eni 100 m. Derinliği 25 m. Uzunluğu 47 km. dir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kanal İstanbul projesine ilişkin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) başvuru dosyasını uygun bularak, onaylamıştır.
Bu kanalın yapımı ile bölgedeki ekolojik yapının bozulmasını, su havza ve su yollarının yok olacağını, Trakya bölgesinde gelişecek bir savaş durumunda kara kuvvetlerimiz için engeller çıkacağını, Trakya’nın zirai yapısını, altındaki petrol ve gazın varlığını, İstanbul hava alanına zararı dokunacağını, mevsimlerin değişeceğini ve rant meselesini, hepsini bir tarafa bırakalım asıl meseleye gelelim. Acaba Türkiye, Amerikan deniz kuvvetlerine Karadeniz’e rahatça çıkacak, 1936 Montrö boğazlar antlaşması dışında kalan yeni bir boğaz mı inşa edecek? Montrö; Karadeniz’e sahili bulunmayan ülkelerin Karadeniz’e geçiş ve Karadeniz’de kalış süreleri, hatta Karadeniz’e kıyısı bulunan ülkelerin dahi savaş gemilerinin geçişlerini kurallara bağlayan bir antlaşmadır. Kanal İstanbul bu antlaşmayı ne derece engelleyebilecektir, Bu mümkün müdür? İstanbul boğazından geçen ticari veya diğer amaçlı gemilerin geçişlerini engelleyerek, “hayır siz Kanal İstanbul’dan geçeceksiniz, bize de bunun için şu kadar para ödeyeceksiniz” gibi düşünülüyorsa, bu da uluslararası kurallara aykırı bir durumu davet edecektir. Böyle bir uygulama dünyayı ayağa kaldırır. Başta Rusya olmak üzere Karadeniz’e kıyısı olan devletlerin tutum ve davranışları ne olur?
2008 yılında Rusya ve Gürcistan arasında çıkan Güney Osetya savaşı günlerinde birkaç Amerikan savaş gemisi sözde Gürcistan’a destek amacı ile Karadeniz’e girdi. Gürcistan açıklarında demirledi ve Karadeniz’de kalma süresini delmeye çalıştı. O günlerde Türkiye de ABD’yi ikaz etti.
BOD projesi kapsamında 2003 yılından bu tarafa bölgemizi kemiren, Tüm varlıklarımıza zorla el koymaya kalkışan Amerika’nın rahatça girip çıkamayacağı tek deniz Karadeniz’dir. Buraya girecek olursa başımıza büyük belalar açar. Karadeniz ülkelerinin hepsini birbirine düşürür. Felaketimiz olur.
ABD 1950 yılında, bugün düşünülen Kanal İstanbul yerinde bir kanal yapmayı planlamışlardı. Yapılacak bu kanal ile rahatça Karadeniz’e çıkmayı düşünüyorlardı. Bunun için de sebebi hazırdı. Türkiye’ye olabilecek bir Sovyet saldırısına karşı Türkiye’yi denizden koruyacaktı. O günün yöneticileri bunun Türkiye’ye büyük zarar getireceğini düşünmüş ve müsaade etmemişlerdi.
70 yıl sonra ABD, Büyük Ortadoğu projesine yeni oyunlar eklemektedir. Kore savaşından bu güne sürekli ABD tarafından aldatılıyoruz. 40 yıldır PKK ile verilen mücadeleye harcanan para ile yeni bir Türkiye İnşa edilirdi. Son olarak Türkiye için düzenlediği Suriye oyunu ile hem Suriyeli kaçkınlara, hem de oraya giden askerimize harcattıkları ile her geçen gün ekonomimize darbe vurarak Türkiye’nin kalkınmasını engellemektedir. Şimdi de bir Kanal İstanbul çılgınlığı harcamaları ile ülke ekonomimize büyük bir darbe indirilecektir.
Saygıdeğer devlet büyüklerimizin konuyu bir de bu yönü ile ele almaları sanırım ülke çıkarına olacaktır.