Yanmış, yıkılmış bir imparatorluğun arkasından modern laik, demokratik Cumhuriyeti kuran dünyanın gelmiş geçmiş en büyük devrimcilerin Mustafa Kemal Atatürk, bir 10 Kasım günü aramızdan ayrıldı.
O, ‘’Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır; fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır’’ derken inandığı Cumhuriyeti, inandığı Türk Ulusuna emanet etmişti.
1923’den 1938’e kadar 15 yılda Cumhuriyeti bölgesinde bir büyük devlet haline getiren Mustafa Kemal Atatürk, sadece Türk Ulusu’nun kalbinde değil tüm dünya milletleri tarafından da saygıyla anılan asker ve devlet adamıdır.
Nitekim Küba’nın efsanevi lideri Fidel Castro Atatürk için, ‘O bir yıldızdı, kaydı ve tesadüfen ülkenize düştü, ben onun yaptıklarını başaramadım, şanslısınız’ derken Türk Ulusunun Atatürk gibi bir değeri olduğu için ne derece büyük bir isme sahip olduğunu ifade etmeye çalışmıştı.
Atatürk bir defa büyük bir devrimciydi. Onun devrimci ruhu savaşın ve yoklukların içerisinde kıvranan Osmanlı’nın içine düştüğü bataktan kurtulacağı Kurtuluş Savaşı sonrası yeni bir devletin kuruluş ilkesini Erzurum Kongresi’nin hazırlık sürecinde Mazhar Müfit Kansu’ya izleyeceği yol haritasını maddeler halinde yazdırdı. Mustafa Kemal, “8 Temmuz 1919 sabaha karşı. Pekâlâ, yaz. Bir: Zaferden sonra hükümet biçimi Cumhuriyet olacaktır” diyerek notunu düşürttürdü.
O dönem modern Batı ile entegre daha çağdaş daha ulusalcı daha dinamik bir ülkeyi inşa etmeyi hiçbir zaman aklından çıkarmayan Atatürk, en büyük eserim dediği Cumhuriyetle herkesin eşit noktada görüldüğü bir insanca yaşam biçimini ortaya koydu.
86 yıl sonrada aynı sevgi ve saygıyla
İçimizde yaşıyor Atatürk