Adalet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Vecdet Öz, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu

 

Öz, açıklamasında şunları söyledi...

 

Saygıdeğer Vatandaşlarım Lütfen Bu Yazıyı Sabırla Okuyunuz ve Okutunuz!..


"Din İstismarcısı Sübyancı Yalanı ve Tecavüz Gerçeği"
Peygamber efendimizin eşi Hz. Âişe, İslam tarihinde kadın haklarının ilk ve en fedakâr savunucusudur. Hz. Âişe’nin küçük yaşta evlendirildiğine ilişkin iftiraların ilki olan ve Kur’an’da geniş bir biçimde anlatılan ‘İfk’ hadisesi (münâfıklar tarafindan uydurulan Iftira olayı) İslam'daki en büyük günahlardan biridir ve ne yazık ki günümüzde halen varlığını korumaktadır.

 

Aylardır bazı cemaat mensuplarınca, Müminlerin Annesi Hz. Âişe’ye asırlardır atılan iftira tekrarlanmış ve yine yaşının küçük olduğu emsal gösterilmek suretiyle sapık sübyancılık suçuna kılıf uydurulmuştur. Yıllarca bu gerekçeyle işlenmiş olan yüzlerce suçu örtbas etmek ve şimdilerde önemli görevlere atanmış kişileri kurtarmak içinde yine cemaat baskısıyla yasal düzenlenme yapılmıştır.
Bu iftirayı ve yapılanı daha iyi anlamak için gelin ilim erbabının kaleminden çıkmış olan Hz. Âişe gerçeğine birlikte bir göz atalım:

 

 

Arap-Emevî dinciliğinin, İslam düşmanı oryantalistlerle işbirliği halinde iddia ettiğinin aksine, Hz. Âişe, Peygamberimizle evlendiği zaman, 9 yaşında değil, 18 veya 19 yaşındaydı.
Bu mesele, İslam araştırmalarının büyük ismi müfessir düşünür Ömer Rıza Doğrul (Mehmet Akif Ersoy’un damadıdır) tarafından yıllar önce gündem yapılmış ve Batılı oryantalistlerce ha bire öne sürülen ‘9 yaş’ iddiasının, geleneksel Emevî dinciliğinin asırlarca yaşatılan bir yalanı olduğu ispatlanmıştır.
Ne var ki, dinci taife, Hz. Peygamber’e iftira ve hakaret için kullanılan bu yalanları, hayret verici bir biçimde ve oryantalistlerin belirlediği şekilde yaşatmayı sürdürmüştür.

 

Sebep, bugün daha açık görülmektedir:
Dinci taife, kendi düşüklük ve rezilliklerini savunmada Peygamberimizi kullanabilmek için bu iftiraya karşı çıkmamış, bir İslam bilgininin bu konudaki ispatlarını gündeme taşımamıştır.
Gerçek şu ki, Allah ile aldatmayı hayat ve siyaset tarzı olarak benimsemiş dincilik ekipleri, şehvet tutkularının yarattığı sıkıntıları aşmak için dinin kredilerini kullanma ihtiyacı duydukları zamanlarda, “Ne var bunda, Peygamberimiz de 9 yaşında bir hanımla evlenmemiş miydi?” deme hayasızlığına dayanak olacak bir yalanı ellerinin altında kullanıma hazır tutmayı yeğlemişlerdir.

 

Yani İslam ve mukaddesatın haysiyetini koruma yerine nefislerinin sefilliklerini savunabilmeyi esas almışlardır.
Dincilik mümessilleri, bir yandan bu haysiyetsizlikleri sergilerken, öte yandan, oryantalistlerin iftiralarını deşifre edip yere çalan bizleri, “İslam’da reform yaparak dini bozuyor, dini sosyetenin keyfine uyduruyor” şeklinde onursuz iftiralarla karalayarak halkı ifsat etme alçaklığını sürdürmüşlerdir.
Tarihin ve Allah'ın onları bugün getirdiği yer ise, okyanusun öte yanından İslam’a müdahale ederek dinin adını değiştirip Kur’an’ı İncilleştiren, camiyi kiliseye çevirmeye kalkan Evangelistlere uşaklık ve yardakçılık zilletidir.
Kendi deyimleriyle, ‘Bu coğrafyada, BOP Projesi’ne eşbaşkanlık görevi yapmak’ düşüklük, dalalet ve hıyanetidir.
Allah âdildir ve riyakârların hayasız yüzlerini işte böyle teşhir etmektedir.

 

Meselenin bizi ilgilendiren yanına gelelim:
Hz. Peygamber konusunda, gerçeklerden çok duyguları öne çıkaran geleneksel anlayış –ki Emevîlerin saltanat dinciliği hesaplarına uyarlanmış bir anlayıştır-Hz. Âişe’nin, Peygamberimiz tarafından eş olarak istendiği zaman 6 yaşında olduğunu söylemektedir.
Bu açık bir saptırmadır, tarihsel gerçeklere ve belgelere aykırıdır. Bunun böyle olduğunu, rahmetli Ömer Rıza Doğrul (ölm. 1952) üstadın çalışmaları ispatlamıştır.

 

Şimdi, bu çalışmanın verilerinden hareketle, meseleyi iki nokta halinde bir kez daha açıklığa kavuşturalım:

 

1. Geleneksel iddianın söylediklerinin aksine, Hz. Âişe’nin doğumu, nübüvvetten (Hz. Muhammed’e peygamberliğinin bildirilişinden) 4 yıl sonra değil, nübüvvetten 6 yıl öncedir.
Anlaşılan o ki, geleneksel Emevî tezgâhı, Hz. Âişe’nin yaşında, daha baştan on yıllık bir küçültme yapmaktadır.
Kesin olarak bilmekteyiz ki, Hz. Âişe, peygamberimizin kendisiyle evlenme iradesini ortaya koyduğu tarih, peygamberliğin gelişinden tam on yıl sonradır. Peygamberimiz bu isteğini, Âişe’nin babası ve peygamberimizin yakın dostu Hz. Ebu Bekir’e açtığı zaman, Ebu Bekir ona şunu söylemiştir:
“Ben, Âişe’yi akrabamdan Mut’ım’in oğlu Cübeyr’e söz verdim. Eğer onlar bu isteklerinden vazgeçerlerse, Âişe’nin sizinle evlenmesini ancak o zaman düşünebilirim.”
Kaynakların bu konu ile ilgili kayıtlarını izlemeye devam edelim:
Mut’ım ailesi, Müslüman olmamış bir aileydi. Hz. Peygamber’e ve İslam’a karşı idiler. İslam öncesi dönemde kızını istedikleri Ebu Bekir, İslam’ın gelişi üzerine bu dine girmiş, Hz. Muhammed’in yakın dostları arasında yer almıştı.
Putperest kalmayı sürdüren Mut’ım Ailesi’nin hanımı, oğullarının Müslüman bir kızla evlenmesine karşı çıkıyor, şöyle diyordu:

 

“Bu Müslüman kız evime girerse oğlumu dininde eder. Buna izin veremem.”
Hz. Ebu Bekir’in, putperest akrabasına kızını gelin olarak vermeyi kabulünün, Ömer Rıza’nın da belirttiği gibi, onun İslam’a girişinden sonra olabileceğini kabul mümkün değildir. Ebu Bekir gibi bir peygamber dostunun, kızını bir putperest aileye gelin göndermesini düşünemeyiz.
O halde, Âişe ile ilgili verilen evlilik sözü, Ebu Bekir’in Müslümanlığı kabulünden öncedir ve bu da gösterir ki, Âişe, daha babası Müslümanlığa girmeden, birileri tarafından gelin olarak istenecek bir yaştadır.
Ebu Bekir ailesi, putperest akrabalarına İslam öncesi devirde verdikleri sözün geçersiz kılınması için, akrabası Mut’ım’ın bir adım atmasını beklemiştir.
Ve o adım, Mut’ım ailesinin hanımı tarafından atılmış, Âişe’nin serbest kalması bu sayede gerçekleşmiştir.
Kısacası, tarihsel belgeler gösteriyor ki, Hz. Âişe, Peygamberimiz tarafından eş olarak istendiğinde, en az 14, 15 yaşındadır.

 

 

2. Hz. Âişe’nin Peygamberimizle nikâhlanması, Peygamberimiz tarafından istenmesinden üç yıl sonradır.
Bu noktada ilmi ittifak vardır.

O halde, Âişe’nin, Peygamber evine eş olarak girdiği sırada 18-19 yaşlarında olması gerekiyor.
Gerçek budur.
Bunun aksi iddia ise Arap-Emevî kodamanlarıyla İslam düşmanı Batılı oryantalistlerin yalanlarıdır.
Emevî-oryantalist ortak yalanları, hesapları her elverdiğinde Batılı kodamanlarla işbirliğine giren dinci takımının işine yaradığı için, İslam’ın ve dindarların aleyhine olmasına rağmen, yaşatılmaktadır.
Bugünkü siyaset dinciliği tarafından sadakatle yürütülen Ilımlı İslam ve BOP ile ilgili işbirliği, dinler arası diyalog beraberliği bunun çarpıcı örneklerinden bazılarıdır!.
Bu bilgiler, din ilmi yapmış olan bilim insanlarının kapsamlı araştırmaları sonucu kaleme almış oldukları ve tüm inananların uygulamaya örnek alacakları gerçek içtihatlardır.
İslam Dini; Ahlak, mantık ve vicdana uygun bir dindir. Çıkarılacak hiçbir kanun bu anlayışın karşısında, hurafe ve istismarın yanında yer alamaz.
'İlahi Adalete rağmen Beşeri Adalet, Münafık düzene hizmettir'

 

 

Vecdet Öz
Adalet Partisi
Genel Başkanı

 

Advert