Türkiye'nin hemen her bölgesinde doğal olarak yetişen ahlat ağacı, Anadolu insanının suskun ama direngen yapısını andırıyor. En kurak yamaçlardan, taşlı bozkırlara kadar her yerde tutunan ahlat, meyvesini insana, kuşa, ayıya sunan gönlü geniş bir varlık…

Yaban armudu, çakal armudu, çörtük gibi adlarla da anılan ahlat ağacı, özellikle kıtlık ve savaş dönemlerinde Anadolu halkının imdadına yetişmiş, bir dönem ekmeğin yoldaşı olmuştur. Gülgiller ailesine mensup bu ağaç, sonbaharda buruk tadıyla olgunlaşır ama sabrın sonunda tadı bir ömre değer olur.

Kırsalda yetişmiş herkesin bir ahlat hatırası vardır. Kimisi göç yollarında geride bırakır, kimisi çocukluk anılarında bir gölge gibi taşır.

"Ahlat ağacı Anadolu insanına benzer" diyen bir bilge ne güzel özetlemişti:
"Ne derdini söyler, ne de duyanı olur feryadını. Ne vazgeçer tutunmaktan ne de terk eder toprağını. Bildiği üç türkü vardır, üçü de sabır üstüne."

Advert