Eğitimci - Yazar Mustafa Kadakal

Bozkurt Destanı ve Ergenekon Destanı, Büyük Türk Destanı'nın bir parçasıdır ve Gök Türkler çağını konu alır. Ergenekon Destanı, Bozkurt Destanı'nın ana çizgileri üzerine kurulmuş olup, bu destanın serbestçe genişletilmiş biçimidir diyebiliriz. Daha doğrusu Bozkurt Destanı ile kaynağını belirleyen Türk soyu, Ergenekon Destanı ile de gelişip güçlenmesini, yayılış ve büyüyüş dönemlerini anlatmıştır. Çin tarihlerinin de yazmış olduğu Bozkurt Destanı'nın bittiği yerde, Ergenekon Destanı başlar. Bozkurt Destanı'nın devamı, Ergenekon Destanı'dır.

   

ÖRSTE ÇEKİÇLE DEMİR DÖVMEK
     

….
 

Ergenekon'dan Çıkışın Simgesi

 

Örste demir dövmek, Türklerin Ergenekon'dan çıkışını     
 simgeler.

Destana göre tam dört yüzyıl etrafı yüksek 
 dağlarla  çevrili gizli bir yurt olan Ergenekon’da yaşayan 
 Türk ulusunun nüfusunun gittikçe artması üzerine en eski 
 yurtları olan Turan’a tekrar kavuşmayı çok isterler.

Bir kurdun yol göstermesi ve bir demirci ustasının dağda demir madeni bulunan tarafta ocak yakıp örs kurması ve çekici örse vurup taşları parçalamasını simgeler. Türkler, demiri eritip Bozkurt önderliğinde Ergenekon'dan çıkarak tüm dünyaya tekrar yayılmaya başlarlar.

Türkler , o gün çok sevinmişlerdi.Tekrar eski yurtlarına kavuştukları o günü “Yeni Gün” yani nevruz adıyla bir milli bayram olarak kabul ettiler ve her yıl bu töreni tekrarladılar.

 

----------------------------------------------------------------------------

ERGENEKON DESTANI

Moğol ilinde Oğuz Han soyundan İl Han'ın hükümdarlığı sırasında Tatarların hükümdarı Sevinç Han,Moğol ülkesine savaş açtı. İl Han'ın idaresindeki orduyu Kırgızlar ve diğer boylardan da yardım alarak yendi. İl Han'ın ülkesindeki herkesi öldürdüler. Yalnız İl Han'ın küçük oğlu Kıyan, eşi Nüküz ve yeğeni ile kaçıp kurtulmayı başardılar. Düşmanın, onları bulamayacağı bir yere gitmeye karar verdiler.[15]
Yabani koyunların yürüdüğü bir yolu izleyerek yüksek bir dağda dar bir geçite vardılar. Bu geçitten geçerek içinde akarsular, pınarlar, çeşitli bitkiler, çayırlar, meyve ağaçları, çeşitli avların bulunduğu bir yere gelince Tanrı'ya şükrettiler ve burada kalmaya karar verdiler. Bu yere "maden yeri" anlamında "Ergene Kon" adını verdiler. Kıyan ve Nüküz[16]'ün oğulları çoğaldı. Dört yüzyıl sonra kendileri ve sürüleri o kadar çoğaldılar ki, Ergenekon'a sığamadılar. Atalarının buraya geldiği geçidin yeri unutulmuştu. Ergenekon'un çevresindeki dağlarda geçit aradılar. Bir demirci, dağın demir kısmı eritilirse yol açılabileceğini söyledi. Demirin bulunduğu yere bir sıra odun, bir sıra kömür dizdiler ve ateşi yaktılar.
Yetmiş yere koydukları yetmiş körükle hep birden körüklediler. Demir eridi, yüklü bir deve geçecek kadar yer açıldı. İl Han'ın soyundan gelen Türkler yeniden güçlenmiş olarak eski yurtlarına döndüler, atalarının intikamını aldılar. Ergenekon'dan çıktıkları gün olan 21 Mart'ta her yıl bayram yaptılar. Bu bayramda bir demir parçasını kızdırdılar, demir kıpkırmızı olunca önce Hakan, daha sonra beyler demiri örsün üstüne koyarak dövdüler. Bugün hem özgürlük hem de bahar bayramı olarak hala kutlanmaktadır.

Advert