Adalet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Kemal Abdullahoğlu, sıcak gündeme ilişkin önemli bir açıklama yaptı :
BUGÜN 'TÜRKİYE' NİN SON İHTİYACI '' BAŞKANLIK '' SİSTEMİDİR , O DA BELKİ..!
İnanılır gibi değil, bu kadarına pes doğrusu !
Bir muhalefet partisi lideri durup dururken üstelik gündemde kronikleşmiş onca yaşamsal sorunlar varken bir laf etti ve Başkanlık konusu tekrar gündeme oturdu. Sanki ülkenin en önemli sorunu buymuş gibi.
Oysa konunun gündemden düşeli aylar olmuş hatta önemini yitirmiş unutulmaya yüz tutmuş idi. Doğrusu tebrik etmeli Sayın Bahçeli ' yi ideal ! bir muhalefet partisi liderlik örneği sergilemiş oldu .
Hangi süreçte ?
Sanayi adeta durmuş, yatırım yok, işsizlik kol geziyor, hayat pahalılığı almış başını gidiyor, dokuz milyon emekli perişan, büyük halk kesimleri açlık ya da yoksulluk sınırında yaşamaya mahkum, ancak kulağına kadar borçlanarak yaşamaya çalışan milyonlar.
Üretim ve ihracat yerlerde, dolar almış başını gidiyor , tarım ve hayvancılık bitik ,dış ilişkilerde fiyasko diz boyu, dünyada kavgalı olmadığımızı neredeyse tek Fildişi Sahilleri kalmış.
Eğitim sistemi tümüyle yaz boz tahtasına dönmüş , öğrenci de veli de ne yapacağını bilmez halde , şaşkın ve umutsuz.
İş yerlerini kapamak zorunda kalan binlerce esnaf ve zanaatkar , bırakın döviz girdisini geldiği ülkeye dönmekte olan yabancı sermaye.
Tüm cumhuriyet tarihi rekorlarını alt üst ederek 600 milyar doları bulan tarihin en büyük iç ve dış borçlanması ve sonucunda her doğan bebeğin sekiz bin dolar borçla doğuyor olması.
Serbest piyasa ekonomisi adı altında adeta '' serbest soygun ekonomisi ''uygulamaları ile zaten zor durumdaki halkın cebinden sürekli para sızdırılmasına dur diyen bir Allah' ın kulu yok ortalıkta.
Akademisyenler dahil tüm meslek grupları mutsuz , moralsiz . Bir türlü önü alınamayan ve giderek artan terör, daha çok sayıda ağlayan analar , ateş düşen binlerce ev .
Sınır ötesi sıcak çatışmalar.
Artık hemen her şeyden umudunu yitirmiş geleceğini başka ülkelerde aramaya karar vermiş milyonlar , özellikle diplomalı müzmin işsiz yüz binlerce genç .
Ve yönetimde bu gerçeklerden pek rahatsızlık duymayan , gündemi reel hayatla alakasız AKP iktidarları. Adında ''Adalet ve Kalkınma '' kelimeleri de olan bir partinin onca yıl yönettiği bir Türkiye' den söz ediyoruz.
Şimdi soralım : Bu devasa sorunların sorumlusu bu ülkeyi onca yıldır yöneten AK Parti hükumetleri midir yoksa parlamenter demokratik sistem midir ?
Unutmayalım on dört yıldır AKP hükumetleri mecliste salt çoğunluğa sahip ve dilediği her yasayı sular seller gibi neredeyse hiç engelsiz çıkarabilecek güçte idi.
Zaten her sıkıştığında ve her defasında bir yerlerden ''acil ilk yardım'' yıldırım hızıyla gelmiyor muydu ?
AKP olarak on dört yıllık salt meclis çoğunluğu iktidarında yüzde on seçim barajı gibi saçma sapan antidemokratik bir yasayı değiştirmeyince sonuçta meclisteki üç buçuk partiyle , gedikli ve kadrolu liderler yüzünden yeni siyaset ve siyasetçilerin önü tıkanır tabi.
Doğal olarak yüzde on seçim barajı yetmedi birde yeni ses, yeni parti ve yeni söylemler seçmene ulaşamayınca on dört yılda on bir seçim kazanırsınız tabi ki.
Gelinen noktada hemen her şey çıkmaza girince de '' Parlamenter sistem ağır işliyor verimli olamıyor Başkanlık sistemini getirelim ''
diyerek ülkeyi yeni bir maceraya yönlendirmeye çalışılıyor şimdi .
Başkanlık sistemi Türkiye koşullarına uygun değil her şeyden önce bu bir , Başkanlığiın arkasından ' Federasyon' sonrasında da 'bölünme '
riski çok büyüktür iki. Bu gerçeği nasıl göremiyor bazı siyasetçiler anlamak mümkün değil !
Büyük önder Kemal Atatürk ve arkadaşları Cumhuriyet'i kurarken ABD de bugün olduğu gibi başkanlık sistemi vardı. Atatürk için
Cumhuriyet' e başkanlık sistemiyle başlamak son derece kolaydı ama tercihini özellikle Parlamenter demokrasi için kullandı .
Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımız, günümüz iktidar yetkilileri ve bilgisizce Medyada Başkanlık şakşakçılığı yapanlara soruyorum:
Atatürk hangi sebeplerle Başkanlık tercihi yapmadı ?
Üstelik bu tercih kendisi içindi !