Çin ulusal radyosu

Küresel üretimde yeni pazarlar açılacak, rekabet kızışacak:

Çin’de üret” yerine “Çin’e sat” dönemi

 

KPMG, küresel üretim sektörünün geleceğini araştırdı. KPMG Endüstriyel Üretim Sektör Lideri Hakan Ölekli, ABD, Avrupa ve Asya’dan 360 üst düzey şirket yöneticisiyle yapılan ankette üç başlığın ön plana çıktığını belirterek,

“Önümüzdeki iki yıl, özellikle Asyalı şirketler çok agresif büyüyecek. Asyalı üreticiler yeni pazarlar için gaza basıyor, rekabet artacak. Batılı üretici artık “Çin’de üret” yerine “Çin’e sat” stratejisine geçti” dedi.

 

KPMG’nin Kuzey ve Güney Amerika, Avrupa ve Asya’dan 360 üst düzey yöneticiyle yaptığı ankete havacılık, uzay ve savunma, otomotiv, holdingler, tıbbi cihazlar, mühendislik, sanayi ürünleri ve metaller olmak üzere 6 farklı sektörden yöneticiler katıldı. Yıllık geliri 5 milyar doların üzerinde olan şirketlerde görevli yöneticiler, “Endüstriyel üretimde büyümede nasıl lider olunur?” sorusunu yanıtladı.

 

KPMG Endüstriyel Üretim Sektör Lideri Hakan Ölekli, “Küresel Üretim Sektörünün Geleceğine Bakış 2016” başlıklı raporda toplanan anketin sonuçlarını analiz etti. Önümüzdeki 2 yıl özellikle Asyalı şirketlerin “çok agresif büyüme” hamlelerine tanık olunacağını belirten Ölekli, “Pek çok pazarda sınırlı büyüme beklentisi hakim olsa da üreticilerin, pastadan daha fazla pay alabilmek için yeni teknolojilere yatırım yapmaları veya rakiplerinin pazar payını çalabilmek için acımasız bir rekabete girmeleri gerekecek. Katılımcıların yüzde 92’si büyümek için yeni coğrafi pazarlara, yüzde 80’i yeni sektörlere girmeyi planlıyor” şeklinde konuştu.

 

Büyüme konusunda üreticiler istekli

Ölekli şöyle devam etti: “Yaptığımız anketin sonuçlarından anlıyoruz ki; üreticiler, büyüme konusunda her zamankinden daha istekli. Ankete katılımcıların yüzde 74’ü önümüzdeki 2 yıl boyunca büyümenin kendileri için yüksek öncelik taşıyacağını, yüzde 31’i ise önümüzdeki 12-24 ay boyunca çok yüksek öncelik verileceğini ifade ediyor. Üretim sektöründeki yöneticilerin çoğunluğu büyüme hedeflerine ulaşmak için agresif tutum sergilemeyi planlıyor. Asyalı yöneticiler, agresif büyüme konusunda daha kararlı iken özellikle Japon katılımcıların yüzde 41’i çok agresif büyüme yaklaşımına sahip. ABD’lilerin ise yüzde 11’i, Almanlar’ın yüzde 8’i çok agresif strateji izleyeceğini söylüyor.”

 

Sihirli sözcük: İnovasyon

Ölekli, anketin sonuçlarına ilişkin de “Başarılı ürün / hizmet sunmak isteyen şirketlerin, müşterileri anlayarak onlar için değer yaratmaya çalışarak müşteriyle birlikte inovasyon yapması gerekiyor. Üreticilerin gelecekte karşılaşabileceği en büyük zorluğun bu olacağı görülüyor” dedi. Ölekli, “Anketten anlıyoruz ki çığır açan inovasyonlara odaklanan üreticilerin yüzde 56’sı pazara bir veya birkaç yeni ürün çıkarmak için yatırımlar yapacağını belirtiyor” şeklinde konuştu.

 

Ar-Ge’ye yatırım artacak

Üreticilerin Ar-Ge ve inovasyona yaptıkları yatırımları artırmaları gerektiğine dikkat çeken Ölekli, “Katılımcıların yüzde 21’i önümüzdeki 2 yıl boyunca gelirlerinin yüzde 10’undan fazlasını Ar-Ge’ye yatırmayı planlıyor. Yüzde 49’u ise gelirlerinin en az yüzde 6’sını Ar-Ge için harcayacağını belirtiyor. Çinli, Japon ve Hintli katılımcıların yarısı bu grupta yer alıyor. Sektörleri ise otomotiv ve holdingler” dedi.

 

Sensörler, yapay zeka, robotlar

Ölekli şöyle devam etti: “Sensörler ile iletişim ve bilişsel zeka alanındaki gelişmelerin, otomotiv, ağır sanayi, tıbbi cihazlar ve akıllı bina/altyapı gibi pek çok sektörde büyük değer yaratacağı görülüyor.3D baskı ve katmanlı üretim teknolojileri, yapay zeka ve bilişsel bilgi işlem teknolojileri, robotların kullanıldığı üretim bantları yatırım çekecek alanlar olacak. Üreticiler yeni sektöre girmelerine yardımcı olacak yeni işletmelere, modellere ve teknolojilere önemli yatırımlar yapıyor. Mobil platformlara yatırım yapan otomotiv üreticilerinden ticari siber güvenlik hizmetlerine yatırım yapan savunma sanayi yüklenicilerine kadar tüm üreticiler bir taraftan ana faaliyet alanlarında ezber bozan iş modellerine karşı kendilerini korumayı sürdürüyor diğer yandan müşteriyle bağlantılı kalabilmenin yollarını arıyor.”

 

Yeni pazarlara açılma trendi başladı

KPMG’nin küresel üretim sektörünün geleceğini araştırdığı ankete göre pek çok üretici ortalamanın üzerinde büyüme kaydedebilmek için yeni pazarlara girmeleri gerektiğini çok iyi biliyor. Bu nedenle üreticilerin daha agresif davranması bekleniyor. Rakamsal olarak da bu durum ankette görülüyor: Üreticilerin yüzde 87’si yeni pazarlara girmek için geçen 2 yılda adımlar atmış durumda. Yüzde 92’lik kısmı ise gelecek 2 yıl içinde bu yönde adımlar atmayı planlıyor.

 

Asya’dan gelen rekabet azalmayacak

KPMG çalışmasında, Asya’dan gelen rekabetin yavaşlayacağını veya azalacağını düşünenlerin büyük bir hayal kırıklığına uğrayacağı belirtilerek, “Asyalı üreticiler yeni pazar payları kazanma ve büyümeyi hızlandırma çabalarını artırmayı planlıyor. Bu da yoğun bir rekabete işaret ediyor” deniliyor.

 

Yurt dışı yatırımlardan maliyet avantajı bekleniyor

Anketin sonuç kısmında şu bilgilere yer veriliyor: “Yurt dışına açılmanın sadece maliyet düşürme stratejisi olduğu günler geride kaldı. Üreticiler yurt dışı yatırımlarından hem brüt gelir hem de net kar artışı bekliyor. Yine de maliyet hala önemli bir unsur. Katılımcıların yüzde 43’ü yurt dışı yatırımların ilk nedeninin düşük maliyetli üretim fırsatları olduğunu söylüyor. Maliyet düşürmek için yurt dışında yatırım yapmayı planlayanların başında Hintli yöneticiler geliyor. Onları ABD’liler izliyor. Katılımcıların yüzde 34’ü ise yeni pazarlara girmek için yatırım yaptığını ifade ediyor.”

 

Çin’de üret” yerine “Çin’e sat” stratejisi

KPMG çalışmasında üreticinin “Çin’de üret” stratejisinin yavaş yavaş “Çin’e sat” şeklinde değiştiğine dikkat çekilerek şu yoruma yer veriliyor: “Batılı üretici artık ‘Çin’e sat’ stratejisinden bahsediyor. Tabii bu farklı beceriler, kurumsal yapılar ve satış stratejileri gerektiriyor. Bununla birlikte yeni pazarlara girmek için yatırım yapma olasılığı en yüksek kesim, gelişmekte olan Hindistan, Çin gibi pazarlardaki katılımcılar. Çinli katılımcıların yüzde 44’ü, Hintl katılımcıların ise yüzde 47’si yurt dışı yatırımların temel nedenini ‘yeni pazarlara girmek’ diye açıklıyor.Yeni pazarlara girmek pek çok üretici için büyüme denkleminin sadece bir parçası.”

 

Hizmet de değişecek ürün de

KPMG anketine göre üreticiler büyümek için mevcut işleri üzerinde önemli hatta köklü değişiklikler yapmayı planlıyor. Üreticilerin yüzde 80’inden fazlası, sundukları ürün veya hizmeti önümüzdeki 2 yıl içinde değiştirmek istediğini söylüyor. Yeni teknolojilerden ve müşteri taleplerinden faydalanmak isteyen ABD’li katılımcılar sundukları “hizmet’ portföyünü değiştirmeyi planlıyor. Alman katılımcılar ise “ürün” portföyünü değiştirmekten söz ediyor.

 

Kritik soru: Ya tedarik zinciri?

KPMG çalışmasının sonuçlarından biri de tedarik zincirlerinin nasıl yapılanacağıyla ilgili oldu. Buna göre, üreticilerin yeni pazarlara girmeye ve yeni ürünler geliştirmeye bu kadar odaklandığı bir ortamda en kritik soru, tedarik zincirinin büyümeye ne kadar hazır olduğu… Nitekim üreticiler, büyüme planları önündeki en büyük 3 riski “Ekonomik kırılma, pazardaki kırılma ve tedarik zincirindeki başarısızlık” diye sıralıyor.

 

En çok yatırım çekecek teknoloji: Nesnelerin interneti

KPMG çalışmasında tedarik zincirinin önceliklerinin sektörlere göre değişebildiği belirtildi. Çalışmada, en hızlı gelişen, en fazla ilgi ve yatırımı çekecek teknoloji unsurunun “nesnelerin interneti” olduğuna dikkat çekildi. Buna göre İngiltere ve ABD’den katılımcılar, nesnelerin internetini destekleyecek teknoloji ve araçlara yapılacak yatırımları küresel öncelikli olarak görüyor.

 

Organik ama hızlı büyüme

KPMG çalışmasında ayrıca şu bilgilere yer verildi: “Hiçbir yönetici yavaş büyümek istemiyor. Ama katılımcılar hedeflerine ulaşmak için öncelikli olarak organik büyümeyi tercih ediyor. Bunun için belirledikleri süre ise en fazla 3 yıl. Birleşme ve satın alma yerine organik büyümeyi tercih edenlerin oranı yüzde 50’nin üzerinde. Birleşme ve satın almayı en fazla tercih edenler ise Asyalı katılımcılar. Çinli yöneticilerin yüzde 56’sı, Japonların yüzde 53’ünün tercihleri bu yönde.”

 

KPMG Hakkında: Denetim, vergi ve danışmanlık hizmetleri sunan ve sektöründeki en büyük dört uluslararası şirketten biri olan KPMG, geçmişi 1867 yılına dayanan, üye firmalar ağı sistemiyle 155 ülkede, 162 bin çalışanıyla finansal hizmetler, tüketici ürünleri ve endüstriyel sektörlerden, gıda, perakende, enerji, telekomünikasyon, kimya gibi pek çok sektöre danışmanlık hizmeti veriyor. KPMG Türkiye ise İstanbul merkez ofisinin yanı sıra Ankara ve İzmir ofisleriyle, 1982 yılından beri 1000 çalışanıyla her sektörden 2000’in üzerinde firmaya sektörler özelinde hizmet verirken, rekabette ihtiyaç duydukları endüstriyel trendler hakkında değer yaratan çözümler sunuyor. Detaylı bilgi içinwww.kpmg.com.tr adresine başvurabilirsiniz.

 

 

 

 

 

11 Ekim 2016

Asya'da işbirliği için 2030 vizyonu onaylandı

Asya İşbirliği Diyalogu (AİD) 2. Liderler Toplantısı dün Tayland'ın başkenti Bangkok'ta düzenlendi. 34 üye ülkeden gelen temsilci ve heyetler toplantıya katıldı.

Çin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Li Yuanchao toplantıda hazır bulunarak, Asya'da işbirliği ruhu ve ortak kader topluluğu temalı bir konuşma yaptı.

Toplantıda hazır bulunan temsilciler, işbirliğinin artırılması ve Asya kıtasında gelişme ve entegrasyon konularını ele aldı. Çin tarafı, Asya'da ortak kader topluluğu tesis edilmesi ve yeni bir gelecek tasarımı ortaya koyulması önerisinde bulundu.

Toplantının sonunda AİD Asya İşbirliği 2030 Vizyonu ve Bangkok Deklarasyonu'nun yanı sıra Asya'nın gelişmesini ilerletmek için müşterek işbirliği belgesi onaylandı.

Toplantıda ayrıca, Nepal ve Türkiye yeni üye ülkeler olarak birliğe kabul edildi. Çin Uluslararası Radyosu (CRI)

 

 

 

 

 

11 Ekim 2016

Çin operası Londra'da sahne alıyor

Peking Operası olarak bilinen "Jingju", iki klasik başyapıtıyla İngiliz sanatseverlerin huzuruna çıkıyor.

İngiltere turuna çıkan Çin Ulusal Peking Opera Topluluğu, "General ve Başvezir" ile "Ak Yılan Efsanesi" adlı iki klasik opera sahneleyecek.

Toplam 65 oyuncunun yer aldığı oyuncu ekibinde, Çin'in opera yıldızları Li Shengsu ve Yu Kuizhi da yer alıyor.

Organizatör tarafından verilen bilgiye göre, geçen yılkilerle kıyaslandığında, söz konusu iki eser geleneksel Çin kültürü ve değerlerine daha fazla ağırlık veriyor, daha karmaşık nitelikler taşıyor.

Londra'ya 10 yıllık bir aranın ardından geçen yıl ayak basan Pekin Operası, "Elveda Cariye" ve "Kadın Savaşçı Yang" adlı iki eser sahneye koymuştu.

Bu yılki eserlerden "General ve Başvezir", Çin tarihinin kritik bir evresini oluşturan Savaşan Krallıklar döneminde geçen bazı gerçek hikayelerin bir çeşit anlatısı. Dramatik ve eğlenceli sahneleriyle dikkat çeken eser, özellikle tereddüt, kararlılık, güç tutkusu, hayatta kalma mücadelesi, kıskançlık ve nefse hakimiyet gibi unsurlarıyla izleyenleri etkiliyor.

Çin halk anlatılarına dayanan "Ak Yılan Efsanesi" ise, bir zamanlar nesiller boyu süren baskı ve itaat dönemini konu alıyor. Efsane kahramanı olan ve bugün de sıkça anılan "Ak Leydi", halk arasında isyan, cesaret ve gerçek aşk arayışıyla özdeşleştiriliyor. Çin Uluslararası Radyosu (CRI)

 

 

 

 

 

10 Ekim 2016

Çin ve AB arasında diploma kabul anlaşması

Çin, AB ülkeleriyle üniversite diplomalarının karşılıklı tanınması konusunda anlaştı.

Çin Eğitim Bakanlığı'nca dün yapılan açıklamada, toplam 19 AB üyesi ülkeyle yüksek öğrenim derecelerinin karşılıklı tanınmasına ilişkin anlaşmaların imzalandığı bildirildi.

Açıklamada, Çin ile AB arasında Beijing'de gelecek hafta yapılacak toplantılarda da ders kredilerinin karşılıklı olarak geçerli olması ve iki taraf arasındaki öğrenci akışında denge sağlanmasına odaklanılacağı belirtildi.

Çin-AB Eğitim Bakanları Konferansı ile Çin-Orta ve Doğu Avrupa Ülkeleri Eğitim Politika Diyaloğu Beijing'de 11 Ekim'de başlayacak.

Yurtdışındaki her dört Çinli öğrenciden biri AB ülkelerinde öğrenim görüyor.

Resmi verilere göre, 2015 yılında toplam 123 bin Çinli öğrenci yurtdışına çıkarak AB'de yer alan üniversitelerin yolunu tuttu. Sayı, bir önceki yıla oranla yüzde 7,5 arttı.

AB'den Çin'e gelen öğrencilerin sayısı ise aynı dönemde yüzde 11,3 artışla 45 bine ulaştı. Çin hükümeti bu öğrencilerin 3 binine burs sağladı. Çin Uluslararası Radyosu (CRI)

 

 

 

 

 

 

 

10 Ekim 2016

Darı dünyaya Çin'den yayıldı

Arkeologlar, buğdaygiller familyasından olan darının dünyaya Çin'den yayıldığını öne sürüyor.

Çin Sosyal Bilimler Akademisi (CASS) Arkeoloğu Liu Guoxiang, darının Çin'in kuzeyinden batıya, Avrupa'ya doğru yayıldığına dikkat çekti.

Akademi'nin 2000'li yılların başında yürüttüğü araştırmalar sırasında, İç Moğolistan Özerk Bölgesi'nde yer alan Aohan'da kömürleşmiş darı kalıntıları bulundu.

Araştırma sonuçları, Aohan'da yaklaşık 8 bin yıl önce darının gıda ürünü haline geldiğini gösterdi.

Tarım toplumuna geçişte kilit önem taşıyan darı hakkında ortaya konan bilimsel bulgular dolayısıyla, Chifeng kentine bağlı Aohan bugün "Darının Anavatanı" olarak da adlandırılıyor.

DOĞU KÜLTÜRÜNÜN SEMBOLÜ OLMALI

Köylüler, "ipek, seramik ve çay gibi darının da Doğu kültürünün bir sembolü olmasını" arzuladıklarını dile getiriyor.

Öte yandan, Aohan'da uygulanan binlerce yıllık geçmişe sahip kuru tarım yöntemi, 2012 yılında BM Gıda ve Tarım Örgütü tarafından Dünyanın Önemli Miras Tarım Sistemleri Listesi'ne alınmış bulunuyor.

Bölgedeki tarım alanlarında organik olarak yetiştirilen darı, bugün de büyük rağbet görüyor.

Aohan'da üretilen söz konusu hububat türünün bir kilogramı, Çin'in en büyük online alışveriş siteleri arasında yer alan Taobao'da 15 ila 30 yuana satılıyor. Diğer ürünlerin fiyatları ise 7 yuanın altında kalıyor.

ÇİN SİNEMA TARİHİNE DE GEÇTİ

Tohumları buğday gibi besin maddesi olarak kullanılabilen, aşırı yağışlara ya da kuraklığa dayanıklı olan, hayvan yemi olarak kullanılan darı, türlü faydalarıyla insanoğlunun binlerce yıllık tarihinde kritik yer tutuyor.

Aohan'ın yer aldığı Çin'in kuzeybatı bölgesi, Nobel Ödüllü Çinli yazar Mo Yan'ın Kızıl Darı Tarlaları adlı romanına da konu oldu. Ünlü yönetmen Zhang Yimou'nun beyaz perdeye aktardığı öykünün düğüm noktalarını oluşturan olaylar daima kızıl darı tarlalarında geçer.

Roman ile aynı adı taşıyan film, 1988 Berlin Film Festivali'nde "Altın Ayı" ödülünü kazanarak Çin sinema tarihinde bir ilki de gerçekleştirmiştir. Çin Uluslararası Radyosu (CRI)

 

 

 

 

 

 

 

10 Ekim 2016

Fransa'daki şarap yarışmasını Çin kazandı

Şarap deyince akla gelen ilk ülke olan Fransa'da yapılan Dünya Şarap Tadım Şampiyonası'nı Çin kazandı.

Dünya Şarap Tadım Şampiyonası geçtiğimiz hafta sonu Fransa'nın güneyindeki Galoupet Şatosu'nda yapıldı.

Toplam 21 ülkeden yarışmaya katılan takımlar, üç saat boyunca yarısı kırmızı ve yarısı beyaz şaraplardan oluşan 12 çeşit şarap tattı.

Takımlar, tadım sırasında şarapların kaç yıllık olduğu ve hangi tür üzümden yapıldığı, üzümlerin nerede yetiştiği ve ismi gibi sorularla sınandı.

Yarışma sonunda Chunxia Liu, Chen Tzu-Chien, Chen Xi, Ma Xianchen'den oluşan Çin ekibi rakiplerine üstün gelerek birinci oldu. Fransa ikinci, ABD ise üçüncü sırada yer aldı.

Çin Uluslararası Radyosu (CRI)ı

 

 

 

 

 

 

8 Ekim 2016

Çin ekonomisi borç krizine girer mi?

Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) geçtiğimiz günlerde Çin'de aşırı hızlı artan banka kredileri nedeniyle gelecek üç yıl içinde bankacılığın krize girme ihtimalinin yükseldiği uyarısında bulundu.

BIS tarafından yayımlanan rapora göre finans sektörü üzerindeki baskıyı gösteren Kredi-GSYH Açığı göstergesi bu yılın ilk çeyreğinde 30.1 düzeyine yükseldi. %10'un üzerindeki değerler “gelecek üç yıl içinde” kriz gerçekleşebileceğine işaret ediyor.

Grafik 1’de sunulan değerlere göre; BIS tarafından izlenen ülkeler arasında bu gösterge açısından kriz riski eşiğini aşmış ülkeler Çin, Hong Kong, Şili, Singapur, Tayland, Suudi Arabistan ve Kanada olarak sıralanıyor.

Grafik 2’de ABD, Yunanistan, İspanya, İtalya ve Çin’in 2005-2016 yılları arasında Kredi-GSYH Açığı oranları yer alıyor.2008 krizi öncesinde hem ABD’de hem de AB’nin borç krizine giren ülkelerinde bu oran finansal kriz beklentisi oluşmasına neden olan %10 eşiğini aşmıştı. ABD için bu eşik ılımlı düzeyde aşılırken özellikle İspanya ve Yunanistan için bu eşik fazlasıyla aşılmıştı. Kriz sonrası dönemde borç geri ödemelerine bağlı olarak bu oran sayılan tüm ülkelere için eşik değerinin altına düştü ve hatta negatif oldu.

BIS’in son raporu Çin’in mevcut durumuna işaret ederken, Grafik 2 Çin’de Kredi-GSYH açığı oranın 2012 yılının ikinci çeyreğinden itibaren %10 eşiğinin üzerine çıktığını ve hızla yükselmeye başladığını gösteriyor. Bu gelişmeler Çin ekonomisinin 2008’deki gibi bir finansal krizi girme olasılığı üzerine yapılan tartışmaları hızlandırdı

Ekonomist Ertan Aksoy’un Borsamatik’te yer alan analiz-haberinde, küresel finansal krizin ardından Çin ekonomisinin toparlanmasında temel rollerden birini krediler oynadı.Çin'de toplam kredilerin gayrı safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranı 2015 yılında %255'e ulaştı. Sadece iki yıl önce %220 düzeyinde olan Kredi/GSYH oranının buraya yükselmesinde ticari kredilerdeki sert artış etkili oldu. Küresel bankacılık sistemini düzenleyen BIS, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin'deki borç geri ödeme sorunlarının arttığını ve büyük bir krizin eşiğine gelindiğini söylemişti.

Forbes’de Kenneth Rapoza’nın aktardığına göre, Francisco merkezli bir fonun yatırım danışmanı Andy Rothman BIS raporunun bulgularını onaylıyor ve borç krizi olasılığının ciddi olduğunu söylüyor. Ancak 2008’deki gibi bir finansal krizin çıkma olasılığının düşük olduğunu da ekliyor. Çin’de asıl sorun alanı şirket borçlarının yüksek olması. Finansal olmayan işletmelerin borçlarının GSYH’ya oranı 2008 krizi ertesinde likidite genişlemesinin başlamasından üç yıl sonra %97’den %127’ye çıktı. Şu anda Çinli şirketlerin borçlarının GSYH’ya oranı dünyadaki en yüksek oran olan  % 170 düzeyinde seyrediyor.

Batı ülkelerinde daha önce yaşanan borç problemleri ile Çin’in mevcut borç problemi arasındaki en büyük fark aşırı borç sorunun özel sektör işletmelerinin genelinde gözlenmemesi. Bunun yanında Çin’deki borçlanma bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi hane halkının tüketim harcamalarını finanse etmek için değil altyapı ile özel ve kamu sektörü yatırım harcamaları için kullanıldı. Çin’deki %48’lere ulaşan tasarruf oranları hane halkı borçlarının yükselmesini engelledi. (John Wong “China's great policy dilemma: More growth or less debt” Sep 10, 2016)

Çin’de şirket borçlarının üçte ikilik kısmı kamu bankalarının devlet şirketlerine verdiği borçlardan oluşuyor. Devletin kontrolünde olan bankalar yine devletin sahip olduğu şirketlere kamu altyapı projelerini finanse edebilmek için borç verdiler. Çin’de devletin sahip olduğu firmalar yüksek borçluluğu sahipken Alibaba ve Tencent gibi Çin’in yeni büyük özel şirketleri yüksek bir borçluluğa sahip değiller. Devletin sahip olduğu şirketlerin yüksek borçluluk oranı aynı zamanda devlete batık kredilerin yeniden yapılandırılmasının zamanlaması konusunda denetim yapma olanağı sağlıyor.

Çin’in borç sorununu ortadan kaldırmasının maliyeti yüksek olacak. Bu süreç ekonomik büyümenin giderek yavaşlamasına, daha yüksek volatiliteye ve daha yüksek kamu açıklarına neden olabilir ama son günlerde dilendirilmeye başlanan sert iniş ya da bankacılık krizi senaryoları pek olası görmeyen yorumlar da dikkat çekiyor. Çin Uluslararası Radyosu (CRI)

 

 

 

 

 

 

 

8 Ekim 2016

Brezilyalı milli futbolcu Lima Çin yolunda

Santos'ta forma giyen Brezilyalı milli futbolcu Lucas Lima'ya Çin yolu göründü.

Brezilya medyasında yer alan haberlerde, Santos'la sözleşmesi 2017 yılı sonunda sona erecek olan Lima'nın Çin'e transfer olmaya sıcak baktığı bildirildi.

26 yaşındaki oyuncunun sözleşme sonu serbest kalmasını istemeyen Santos, gelecek sezon için Lima'nın satışını düşünüyor.

Xinhua haber ajansına göre, Çin süper ligi ekiplerinden Hebei China Fortune, Brezilyalı milli futbolcuyu Aralık ayında kadrosuna katmak için yoğun çaba sarf ediyor.

Bayern Münih, Napoli ve Crystal Palace'ın da oyuncuyla ilgilendiği belirtiliyor.

Çin takımları uluslararası transfer piyasasındaki hareketlilikleriyle göze çarpıyor. Çin Süper Ligi'nde bu sezon forma giyen Brezilyalı futbolcular arasında Renato, Gil ve Paulinho dikkat çekiyor. Çin Uluslararası Radyosu (CRI)

 

 

 

 

 

8 Ekim 2016

Çin uzay istasyonu yörüngede tek kalacak

Çin'in 2024 yılında yörüngede uzay istasyonuna sahip tek ülke olarak kalacağı bildirildi.

Çin Uzay Bilimleri ve Teknolojileri Kurumu (CASC) Başkanı Lei Fanpei, 2024 yılında Çin'in uzay istasyonu işleten tek ülke olarak kalacağını söyledi.

Xinhua'ya konuşan Lei, Uzun Yürüyüş-5 ağır yük taşıyıcı roketiyle fırlatılacak çekirdek test modülünün 2018 yılında faaliyete başlamasının planlandığını, 20 tonluk ana uzay istasyonunun ise 2022 yılında uzaya gönderileceğini söyledi.

Lei, Uluslararası Uzay İstasyonu'nun 2024 yılında faaliyetini durduracağını hatırlatarak, Çin'in uzay istasyonunun o tarihten sonra yörüngede tek kalacağına işaret etti.

Lei'in verdiği bilgilere göre, çekirdek modül ve iki laboratuvar modülünün meydana getireceği istasyona çeşitli uzay araçları kenetlenebilecek. Taykonot ve kargo taşımak için tasarlanan iki ayrı uzay aracı ise istasyon ile yerküre arasında mekik dokuyacak. Taykonotlar istasyonda bir yıldan uzun süreyle kalabilecek. İstasyonun hizmet ömrü ise 10 yıl olacak.

Halihazırda dünyada uzay istasyonu işleten tek ülke konumunda Rusya bulunuyor.

Uzmanlar, Çin'in bu alanda kısa süre içinde Rusya'yı geride bırakacağına kesin gözüyle bakıyor. Çin Uluslararası Radyosu (CRI)

 

 

 

 

 

8 Ekim 2016

Çin'de Ulusal Bayram'da 593 milyon seyahat etti  

Çin'de 1-7 Ekim tarihlerinde kutlanan Ulusal Bayram tatilinde ülke genelinde seyahat eden turistlerin sayısında bu yıl artış gerçekleştiği bildirildi.

Ülkede Ulusal Bayram'da seyahat eden turistlerin sayısı, bu yıl 593 milyona ulaştı. Böylece geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,8'lik bir artış yaşandı.

Çin Ulusal Turizm Müdürlüğü tarafından açıklanan raporda, bayram sırasında turizm gelirinin ise 482 milyar 200 milyon yuana vararak yüzde 14,4 arttığı belirtildi.

Çin'de ayrıca geçen hafta perakendecilik ve lokantacılık sektörlerinde satış miktarında bir kez daha rekor kırıldı.

Çin Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre, söz konusu iki sektörde gerçekleştirilen satış miktarı 1 trilyon 200 milyar yuana ulaşarak, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 10,7 arttı. Böylece perakendecilik ve lokantacılık sektörlerindeki satış miktarı üst üste iki yıl 1 trilyon yuanı aşmış oldu. Çin Uluslararası Radyosu (CRI)

 

 

Advert