Ünlü Dalgıç Eğitmeni Mimar Zeki Kürşat Öztek, 30 Ekim Cuma günü İzmir’de meydana gelen deprem anında yakın çalışma arkadaşı Ender Korkmaz ile birlikte yaşadığı anları kaleme aldı..
Kürşad Öztek şunları yazdı:
Ender Korkmaz ile birlikte saat 10:30 da Seferihisar Akarca Plajı’nda bulunan Tüp Kurdu Dalış Merkezine ulaştık.
Dalış yapacağımız bölgeler hakkında bilgilendirme toplantısından sonra malzemelerimizi hazırladık. İlk dalışımızı yapmak üzere zodiac ile yola koyulduk.
İlk dalışımızı Kanyon isimli dalış bölgesine yaptık. Dalış bölgesindeki canlılık pek yoğun değil ve 20 metre altı fener kullanmayı gerektirecek kadar karanlıktı.
35 metreye 45 dakikalık ilk dalışımız tamamladıktan sonra ikinci dalış bölgemiz olan Ekmeksiz Koyu açıklarında bulunan Lego isimli dalış bölgesine vardık. (Ok ile işaretli yer) Deniz akıntılı ama sakindi.
İlk deneme dalışı yapmak için suya girdim. 25 dakikalık dalıştan sonra yüzeye çıktık. Daha önce birkaç kere dalış yapmıştım ama çok büyük bir karagöz sürüsünün ortasında kaldık bu sefer dalıştan çok keyif almıştık….
1 saatlik yüzey beklemesinden sonra bizde malzemelerimizi kuşandık ve ben, Ender Korkmaz ve rehberimiz Türkay Çelik ile suya girdik.
Suya girdiğimiz noktada dip 6 metreydi. İner inmez ilk yuvasından neredeyse tamamı çıkmış ahtapot karşıladı bizi. Onunla biraz oynadıktan sonra derine doğru devam ettik.
Dalışın ilk 10 dakikasında iki tanede müren gördük. Mürenlerde yarı bellerine kadar yuvalarının dışındaydı. 25, 30 metre arasında inanılmaz bir manzara ile karşılaştık.
Çevremizde onlarca büyüklü küçüklü orfoz ve lahoz, baraküdalar, genellikle kayalara yakın yüzen papaz balıkları açık suda bizi aralarına aldılar.
Nereye baksak ayrı bir balık görüyorduk. Su altı o kadar canlıydı ki su üstüne çıkmayı hiç istemesek te yüzeye doğru çıkmaya başladık.
Dalış bilgisayarları 3 metreye 5 dakika bekleme verdiği için orta suda beklemeye başladık. İlk fark ettiğim suya girerken bizi sürükleyen akıntının tamamen durmuş olmasıydı. Daha 3 dakikalık bekleme süremiz varken 4 metrede sanki tepemizden gemi geçiyormuş gibi bir ses (sanki metal bir levha sürekli bükülüyormuş gibi) ve titreşim başladı.
Üçümüz ne olduğunu anlayabilmek için bir yüzeye bir birbirimize bakıyorduk. Ses ve titreşim artınca deprem olduğunu anladık. Su o kadar titreşiyordu ki sanki iç organlarımız yerinden oynuyordu.
Ses ve titreşim 45 saniye kadar sürdü 10 saniye kadar ara verdi sonra daha hafif bir şekilde 20 saniye kadar tekrar oldu.
Kalan 2 dakika sadece bilgisayara bakarak ve acaba yüzeye çıktığımızda ne ile karşılaşacağımı düşünerek geçti. Tunga zodiactaydı ona bir şey olmayacağını düşünüyordum ama eşlerimiz ve küçük oğlum Seferihisar’a dolaşmaya gideceklerdi. O iki dakika bitmek bilmedi. Yüzeye çıktığımızda suya girerken çarşaf gibi olan deniz çırpıntılanmıştı.
Zodiactakiler depremi duymamıştı ama telefonlarımız sürekli çalıyordu. Sudan apar topar çıktık telefonlara sarıldık. Çok şükür ailemizden kimseye bir şey olmamıştı.
Elimi denize soktum oldukça sıcaktı. O sırada denizde yükselmeye başladı. Eski İskele Koyu ile Akarca Koyunu ayıran sığlık alanı deniz yükseldiği için hızlıca geçtik.
Bir yandan da karayı seyrediyorduk. Arabalar, buzdolapları vs suda yüzüyordu. Bizde arabamızı deniz kıyısına bıraktığımız için nasıl bir süprizle karşılaşacağımı merak ediyordum.
Su üstü tamamen çerçöp dolmuştu. Dalış merkezinin önüne vardığımızda su çekilmeye başlamıştı. Su o kadar hızlı geri çekilmişti ki zodiaktan inip karaya çıkana kadar zodiac karaya oturdu. İlk iş arabaya bakmaya gitmek oldu. Şans eseri arabayı bir setin üzerine bıraktığım için su sadece lastiklerin ortasına kadar gelebilmiş geride sadece kirli siyah bir çamur bırakmıştı. Sonra dalış merkezine dönüp malzemelerimizi alelacele toplayıp ailelerimizin yanına yola koyulduk.
Sığacık’ta depremden hemen sonra su baskını kale içini tamamen doldurmuş, tekneler iskeleleri ile birlikte denize sürüklenmişti. Ertesi dün Sığacığa bakmaya gittik. Kale içi temizlenmiş ama onlarca tekne hala su içinde yana yatık duruyordu.
Seferihisar’a gelip, dalış yapmak, mandalina toplamak gibi planlarımız varken hiç aklımızda olmayan heyecanlı dört gün geçirdik. Çok şükür bize ve ailelerimize bir zarar gelmedi ancak İzmir’de onlarca insan hayatını kaybetti.
Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralananlara acil şifalar dilerim.