Pandora'nın kutusunu açıyoruz
Dışarıdan anlatılanlarla, şehirde yaşanılan bir hayli farklı. Ya biz görmüyoruz yada birşeylerin üstü öylece örtülmüş kaderine razı bir şekilde bekliyor. Kimi korkuyor, kimi konuşmuyor. Kimi gözleriyle anlatıyor bir şeyleri. Gümüşhane sahipsiz, çile dolu, yetim. Gümüşhane kaderine terk  edilmiş bi çare.  Oysa hırsızın hiç mi kabahati yok. Çoğu insan birşeyleri ima etmeye çalışırken ismini vermeye çekiniyor. Nereden başlasak diye düşnüyoruz. Vazgeçilmezi esnaf sıkıntıda. Pek çoğu bankadan aldığı kredisini ödeyemiyor. Ülke gündemine oturan yolsuzluk iddiaları büyüyen sorunlara adeta kol kanat germiş. Vatandaşın çoğu şu günlerde başı sıkıntıdan kurtulmayan hükümetin geleceğini tartışıyor. Göç vuruyor Gümüşhaneyi. Kurban Bayramından bu tarafa geçen zaman diliminde onlarca aile kapıya kilit vurmuş durumda. Gümüşhaneli esnaf bir başka değişle sokağın sesi küçük bir şehir olması münasebetiyle siyaset mekanizmasıyla iç içe.  Öyle ki, yarın bir işim düşer ya sonra ne olur halim düşüncesi tepkisiz bir toplumu ortaya çıkarıyor. Oysa iğnenin ucu bir dokunsa balon hemen oracıkta patlayacak. Sanki yaşanılan mevsim gibi kış uykusunda şehir. Kimse kimseyle konuşmazken türkülere konu olmuş dizeler misali, herkesin bir derdi var ve içerisinde öylece duruyor Gümüşhane...
Advert